Kayyum Dîn İslâm
İslam “silm”
kökünden gelen bir kelimedir. Silm kökünün 3 tane anlamı söyleyelim; birincisi
tek Allah’a inanmak, ikincisi Allah’a teslim olmak, üçüncüsü ise sulh, sükûn ve barış. Allahû Tealâ asırlar boyunca bütün
insanlığa aynı açıdan seslenmiştir. Bütün kutsal kitaplarda Allahû Tealâ’nın
emri; tek Allah’a inanmak, teslim ve arkasından sulh ve sükûna kavuşmaktır. Hanif
kelimesi de 3 mânâ ihtiva eder:
1-Vahdet;
Tek Allah'a inanmak.
2-Tevhid; Allah'a ulaşmayı dileyenlerin olduğu tek bir fırkayı oluşturmak.
3-Teslim; ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmek.
2-Tevhid; Allah'a ulaşmayı dileyenlerin olduğu tek bir fırkayı oluşturmak.
3-Teslim; ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmek.
Şura Suresinin 13. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ buyuruyor
ki:
42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah)
dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni
ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye
Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da
vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey
(Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine
seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).
Âyet’de,
ulûl’azm peygamberler olan Hz. Nuh, Hz. İbrâhîm, Hz. Musa, Hz. İsa ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in
hepsine de aynı dîn şeriat kılınıyor. Allahû
Tealâ, “Başka bir şeriat yoktur.” diyor. Allah, hanif dîninden başka hiç bir
dîni kimseye öğretmemiştir. Hz. Nuh’un, Hz. İbrâhîm’in, Hz. Musa’nın, Hz.
İsa’nın hanif dîni, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de hanif dînidir. Şeriat
aynı şeriattır. Başka bir şeriat hiç olmamıştır.
İnsanlık tarihi boyunca, sadece
dünya adı verilen bu küçücük gezegende değil, kâinatta hanif dîninden başka bir
dîn olmamıştır. Hz. İbrâhîm’in dîni deyince: “Kâinatın dîni” demek de doğrudur. Bütün
kâinatta Allahû Tealâ sadece tek bir dîn oluşturmuştur: Hanif dîni! Allahû
Tealâ, Tevrat'ta "Bu dîn Hz. İbrâhîm'in hanif dînidir." diyor. Allahû
Tealâ, İncil'de "Bu dîn Hz. İbrâhîm'in hanif dînidir." diyor. Allahû Tealâ,
Kur'ân-ı Kerim'de "Bu dîn Hz. İbrâhîm'in hanif dînidir." diyor.
İnsanları da Allahû Tealâ hanif fıtratıyla yaratıyor, dîni de hanif dîni olarak
koyuyor. Arapça adıyla İslâm dîni yani vahdet, tevhid ve teslim dîni. Hanif dîni, Allahû Tealâ’nın
kâinattaki tek dînidir. Bütün peygamberlerin yaşadığı dîndir. İlk insan ve ilk
peygamber olan Hz. Âdem’in yaşadığı dîndir. Son peygamber olan Peygamber
Efendimiz (S.A.V)’in yaşadığı dîndir. İkisinin arasında gelmiş geçmiş bütün
peygamberlerin ve onlara tâbî olanların yaşadığı dîndir. Şimdi de, ebediyete
kadar da hanif dîni yaşanacaktır. Kâinatın tek dîni; hanif dînidir.
Hanif dînine baktığımız zaman muhteva itibariyle, bir
teklik, bir vahdet, bir tevhid müessesesi var. Bir defa Allah’ın tekliği, tek
bir Allah var. Bir tek Allah! Allah’tan başka İlâh yok. Bu vahdettir. İkinci
özellik olarak, Hz İbrâhîm’in hanif dînine baktığımız zaman ‘tevhid’
kelimesinin muhtevasını görürüz: Bu insanların tek fırka oluşturmaları,
fırkalara ayrılmamalarıdır. Hanif dîninin üçüncü özelliği de Allah’a teslim
olmak: Ruhu, vechi, nefsi, iradeyi Allah’a teslim etmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.