Hz. Salih (A.S)
Allahû Tealâ, ilahi azabı haber veren ve
tövbe etmelerini tavsiye eden Hz. Salih’i öldürmek için plan yapan müşriklerin
tuzaklarını aleyhlerine çevirdi ve onlara büyük bir azap verdi. Âyetlerden
anlaşıldığı kadarıyla, tahminen, onları, korkunç bir gök gürültüsü ile gelen
şiddetli bir deprem yakalamış, evlerinde hareketsiz ölüler haline getirmiş ve
yurtlarını harap etmişti.
Daha
önce Allahû Teâlâ’nın emriyle yurtlarını terk eden Hz. Salih ve müminler bu
azaptan kurtulmuşlardı. Allahû Teâlâ, Semud kavminin ilahi azaba
çarptırılacağını ve nezdinden bir rahmet olarak müminlerin kurtarılacağını
bildirmişti. Müşriklerin tümü helak oldu.
27/NEML-46: Kâle yâ kavmi lime
testa’cilûne bîs seyyieti kablel haseneh(haseneti), lev lâ testagfirûnallâhe
leallekum turhamûn(turhamûne).
(Salih A.S) dedi ki: "Ey kavmim! Niçin
hasenattan önce seyyiat için acele ediyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz
olmaz mı? Böylece rahmet olunasınız diye."
27/NEML-47: Kâlût tayyernâ bike ve bi
men meak(meake), kâle tâirukum indallâhi bel entum kavmun tuftenûn(tuftenûne).
"Sen ve seninle beraber olanlar, bize uğursuzluk
getirdiniz." dediler. (Salih A.S): "Sizin uğursuzluğunuz Allah'ın
katındadır. Hayır, siz fitneye düşmüş bir kavimsiniz." dedi.
27/NEML-48: Ve kâne fîl medîneti tis’atu
rahtın yufsidûne fîl ardı ve lâ yuslihûn(yuslihûne).
Ve şehirde dokuz kişilik bir grup vardı ki;
yeryüzünde fesat çıkarıyorlar ve ıslâh etmiyorlardı.
27/NEML-49: Kâlû tekâsemû billâhi le
nubeyyitennehu ve ehlehu summe le nekûlenne li veliyyihî mâ şehidnâ mehlike
ehlihî ve innâ le sâdikûn(sâdikûne).
Allah'a kasem (yemin) ederek dediler ki: "Biz
geceleyin mutlaka ona ve ailesine baskın düzenleyelim (onları öldürelim). Sonra
da onun dostlarına (muhakkak ki) onun ailesinin helâk edilmesine şahit olmadık
ve gerçekten biz sadıklarız (doğru söyleyenleriz)." diyelim.
27/NEML-50: Ve mekerû mekran ve mekernâ
mekran ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).
Ve hile düzenlediler. Ve Biz de (onlara) hile
düzenledik, fakat onlar farkına varmadılar.
27/NEML-51: Fenzur keyfe kâne âkıbetu
mekrihim ennâ demmernâhum ve kavmehum ecmeîn(ecmeîne).
Bundan sonra onların hilelerinin sonunun nasıl
olduğuna bak ki, onları ve onların kavminin tamamını nasıl yok ettik.
27/NEML-52: Fe tilke buyûtuhum hâviyeten
bimâ zalemû, inne fî zâlike le âyeten li kavmin ya’lemûn(ya’lemûne).
İşte onların zulümleri sebebiyle çökmüş olan
evleri! Muhakkak ki bilen kavim için bunda, mutlaka bir âyet (delil) vardır.
27/NEML-53: Ve enceynellezîne âmenû ve
kânû yettekûn(yettekûne).
Ve
âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) ve (bu sebeple) takva sahibi olanları
kurtardık.
NEML
sûresinin 52. Âyeti kerimesinde Salih (A.S)’ın
kıssasının düşünen insanlar için delil olduğunu söylüyor; peygamberlerin
kıssaları insanlar için birer ibrettir, derstir. İnkâr eden bir kavmin
helakinin sebebini, ancak iyi bir şekilde düşünen ve ders çıkarabilen insanlar
anlayabilir. Cahiller ise bir devenin öldürülmesiyle Semud kavminin helaki
arasındaki alakayı kabul etmezler. Burada, cahilliğin eğitim seviyesi ile
alakalı olmadığını vurgulayalım, cahillik takva sahibi olmamaktır. Böyle
insanlar, umumi felaketleri, sadece doğal sebeplere bağlayarak, insanların
bozuk ahlakları ve yaptıkları kötülüklerle bir alakasının olamayacağını
düşünürler. Bu toplumsal felaketlerin, zorbalık, zulüm ve ahlaksızlıkla
ilgisini düşünemezler. Bu hadiselerden ders çıkarabilenler ise, kâinatın Allah
tarafından yaratıldığı ve yine onun tarafından idare edildiği inancından
hareketle, bu olanların Allah’ın iradesine tabi olduğunu idrak ederler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.