28 Temmuz 2016 Perşembe

Hz. Salih (A.S) II

                                          Hz. Salih (A.S)


Hz. Salih kavmini hak yola yöneltebilmek için çok ciddi bir mücadele verdi. Ancak Hz. Salih’in uyarılarına aldırış etmeyen Semûd milleti kafirlikte ısrara ve peygamberlerini yalanlamaya devam etti.

26/ŞUARÂ-141: Kezzebet semûdul murselîn(murselîne).
Semud (kavmi) de mürselini (resûlleri) tekzip etti (yalanladı).
26/ŞUARÂ-142: İz kâle lehum ehûhum sâlihun e lâ tettekûn(tettekûne).
Onların kardeşi Salih (A.S) da onlara: “Siz takva sahibi olmayacak mısınız (Allah'a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)?” demişti.
26/ŞUARÂ-143: İnnî lekum resûlun emîn(emînun).
Muhakkak ki ben, sizin için emin bir resûlüm.
26/ŞUARÂ-144: Fettekullâhe ve etîûn(etîûni).
Öyleyse Allah'a karşı takva sahibi olun (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve bana itaat edin (bana tâbî olun).
26/ŞUARÂ-145: Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).
Ve ona (tebliğime) karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim sadece âlemlerin Rabbine aittir.
26/ŞUARÂ-146:E tutrakûne fî mâ hâhunâ âminîn(âminîne).
Siz, burada bulunduğunuz yerde emin olarak bırakılacak mısınız?

26/ŞUARÂ-147:Fî cennâtin ve uyûn(uyûnin).
Bahçelerde ve pınarlarda…

26/ŞUARÂ-148: Ve zurûın ve nahlin tal’uhâ hedîm(hedîmun).
Ve ekinler, çiçekleri açılmış hurmalıklar…

26/ŞUARÂ-149: Ve tenhıtûne minel cibâli buyûten fârihîn(fârihîne).
Ve dağlardan maharetle evler oyuyorsunuz (yontuyorsunuz).

26/ŞUARÂ-150: Fettekullâhe ve etîûn(etîûni).
Öyleyse Allah’a karşı takva sahibi olun (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve bana itaat edin (bana tâbî olun).

26/ŞUARÂ-151: Ve lâ tutîû emral musrifîn(musrifîne).
Ve müsriflerin (haddi aşanların) emrine itaat etmeyin.

26/ŞUARÂ-152: Ellezîne yufsidûne fîl ardı ve lâ yuslihûn(yuslihûne).
Onlar (müsrifler), yeryüzünde fesat çıkarırlar ve ıslâh etmezler.

Müşrikler, Hz. Salih’ten, kendilerine bir mucize göstermesini istediler. Hz. Salih, onlara “deve mucizesini” getirdi; hamile bir deve, yarılan sert bir kayanın içinden çıkmıştı, hepsi gözleriyle görmüşlerdi. İstedikleri mucize gelmişti ama amaçları gerçeği görmek yerine Hz. Salih’i aciz bırakmak olduğu için bu mucizeye inanmadıkları gibi daha da azdılar. Salih (A.S), milletinden devenin serbestçe otlamasının teminini ve kendi sularından ona su vermelerini de istedi. Aksi halde Allah’ın âzâbının kendilerine geleceğini söyledi. Bütün bunlara rağmen nasihat kabul etmeyen, isyan ile taşkınlığın gözlerini kör ettiği, Allah’ın davetini kabul etmekten kaçıp kulaklarını sağır kıldığı zorbalar, deveyi öldürdüler.

            Bu olay Kur’an-ı Kerim’de dört sûrede anlatılmıştır, sırayla okuyalım inşallah. İlk önce A'RÂF Sûresinden okuyalım;

7/A'RÂF-77: Fe akarûn nâkate ve atev an emri rabbihim ve kâlû yâ sâlihu'tinâ bimâ teidunâ in kunte minel murselîn(murselîne).
Sonra (dişi) deveyi kestiler ve Rab'lerinin emrine isyan ettiler (haddi aştılar). Ve şöyle dediler: “Ya Salih, şâyet sen gönderilen resûllerden isen bize vaadettiğin (tehdit ettiğin) şeyi getir.”
7/A'RÂF-78: Fe ehazethumur recfetu fe asbahû fî dârihim câsimîn(câsimîne).
Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı aldı (yakaladı) ve kendi yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.
7/A'RÂF-79: Fe tevellâ anhum ve kâle yâ kavmi lekad eblagtukum risâlete rabbî ve nesahtu lekum ve lâkin lâ tuhıbbûnen nâsıhîn(nâsıhîne).

O zaman (Salih A.S) onlardan yüz çevirdi (döndü) ve şöyle dedi: “Ey kavmim, andolsun ki; Rabbimin risaletini sizlere tebliğ ettim! Ve size nasihat ettim. Fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.