Hz. İbrahim (A.S)
Bu ayetten, ayrıca, Hz. İbrahim’in, insanlara peygamber tayin edilmeden önce bir imtihana tabi tutulduğunu ve bu imtihanı tamamlayınca peygamber olarak görevlendirildiğini anlıyoruz. Hz. İbrahim, putlara ve yıldızlara tapan Keldânî kavmine, Babil’e peygamber olarak gönderildi. O küçüklüğünden itibaren putların basit eşyalardan ibaret olduklarını fark etti, aklıselimiyle ve Allahû Teâlâ’ın vahyiyle Allah’ın birliğini idrak etti. Peygamberlik ile görevlendirilince, hemen babasını ve kavmini şirkten kurtarmak için harekete geçti.
Bu ayetten, ayrıca, Hz. İbrahim’in, insanlara peygamber tayin edilmeden önce bir imtihana tabi tutulduğunu ve bu imtihanı tamamlayınca peygamber olarak görevlendirildiğini anlıyoruz. Hz. İbrahim, putlara ve yıldızlara tapan Keldânî kavmine, Babil’e peygamber olarak gönderildi. O küçüklüğünden itibaren putların basit eşyalardan ibaret olduklarını fark etti, aklıselimiyle ve Allahû Teâlâ’ın vahyiyle Allah’ın birliğini idrak etti. Peygamberlik ile görevlendirilince, hemen babasını ve kavmini şirkten kurtarmak için harekete geçti.
6/EN'ÂM-74: Ve iz kâle ibrâhîmu li ebîhi âzere, e tettehizu esnâmen
âliheh(âliheten), innî erâke ve kavmeke fî dalâlin mubîn(mubînin).
Ve İbrâhîm, babası Azer'e
şöyle demişti: “Sen putları ilâhlar mı ediniyorsun? Muhakkak ki ben, seni ve
kavmini apaçık dalâlette görüyorum.”
6/EN'ÂM-75: Ve kezâlike nurî ibrâhîme melekûtes semâvâti vel ardı ve li
yekûne minel mûkınîn(mûkınîne).
Ve böylece Biz, İbrâhîm'e onun
mûkınîn (yakîn hasıl edenlerden) olması için yerin ve göklerin (semaların)
melekûtunu gösteriyoruz (gösteriyorduk).
6/EN'ÂM-76: Fe lemmâ cenne aleyhil leylu reâ kevkebâ(kevkeben), kâle
hâzâ rabbî, fe lemmâ efele kâle lâ uhıbbul âfilîn(âfilîne).
Gece onun üzerini örtünce,
(gece olunca) bir yıldız gördü. “Bu benim Rabbim” dedi. Fakat kaybolunca,
“Kaybolup gidenleri sevmem.” dedi.
6/EN'ÂM-77: Fe lemmâ reel kamere bâzigan kâle hâzâ rabbî, fe lemmâ efele
kâle le in lem yehdinî rabbî le ekûnenne minel kavmid dâllîn(dâllîne).
Ay'ı doğarken görünce: “Benim
Rabbim bu.” dedi. Fakat kaybolunca: “Eğer Rabbim beni hidayete erdirmezse,
mutlaka dalâletteki kavimden olurum.” dedi.
6/EN'ÂM-78: Fe lemmâ reeş şemse bâzigaten kâle hâzâ rabbî,hâzâ
ekber(ekberu), fe lemmâ efelet kâle yâ kavmî innî berîun mimmâ
tuşrikûn(tuşrikûne).
Güneşi doğarken görünce: “Bu
benim Rabbim, bu daha büyük.” dedi. Fakat kaybolup gidince: “Ey kavmim ben
sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.” dedi.
6/EN'ÂM-79: İnnî veccehtu vechiye lillezî fatares semâvâti vel arda
hanîfen ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne).
Muhakkak ki ben, hanif olarak
yüzümü, yeri ve semaları yaratan Allah'ın Zat'ına döndürdüm.Ve ben,
müşriklerden değilim.
6/EN'ÂM-80: Ve hâccehu kavmuh(kavmuhu), kâle e tuhâccûnnî fîllâhi ve kad
hedân(hedâni), ve lâ ehâfu mâ tuşrıkûne bihî illâ en yeşâe rabbî şey’â(şeyen),
vesia rabbî kulle şey’in ilmâ(ilmen), e fe lâ tetezekkerûn(tetezekkerûne).
Ve kavmi onunla tartıştı.
“(Rabbim) beni hidayete erdirmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz?
O'na ortak koştuklarınızdan, Rabbimin bir şeyi dilemesi hariç ben korkmam.
Rabbim ilmiyle herşeyi kuşatmıştır. Hâlâ tezekkür etmez misiniz?” dedi.
6/EN'ÂM-81: Ve keyfe ehâfu mâ eşrektum ve lâ tehâfûne ennekum eşrektum
billâhi mâ lem yunezzıl bihî aleykum sultânâ(sultânen), fe eyyul ferîkayni
ehakku bil emn(emni), in kuntum ta’melûn(ta’melûne).
“Ve size hakkında bir delil
(sultan) indirilmeyen şeylerle O'na şirk koşmaktan, siz korkmadığınız halde,
ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden (putlardan) nasıl korkarım. Şâyet
biliyorsanız, artık iki gruptan hangisi emniyette olmayı daha çok hakediyor?”
6/EN'ÂM-82: Ellezîne âmenû ve lem yelbisû îmanehumbi zulmin ulâike
lehumul emnu ve hum muhtedûn(muhtedûne).
Âmenû olan kimseler ve
îmânlarını zulümle karıştırmayanlar, işte onlar (korkudan) emindirler. Ve onlar
hidayete erenlerdir.
6/EN'ÂM-83: Ve tilke huccetunâ âteynâhâ ibrâhîme alâ kavmih(kavmihî),
nerfeu derecâtin men neşâ’(neşâu), inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun).
Ve işte bunlar, İbrâhîm'e,
kavmine karşı verdiğimiz delillerimizdir. Dilediğimiz kimselerin derecelerini
artırırız. Muhakkak ki; senin Rabbin hakîm (hükmün ve hikmetin sahibi)dir,
alîmdir (en iyi bilendir).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.