21 Eylül 2015 Pazartesi

HANIMLARIN EŞLERİNE KARŞI DAVRANIŞLARI

HANIMLARIN EŞLERİNE KARŞI DAVRANIŞLARI

    Konumuz: hanımların aile yapısı içerisindeki vazifeleri ve sorumlulukları.
            Bütün insanlar aile adı verilen bir müessesenin varlığı sebebiyle hayattadırlar. Aile; anne, baba ve çocuklardan oluşan , Allah’ın kutsal kıldığı bir yuvayı ifade eder.Her aile bireyinin birbirine karşı vazifeleri vardır. Babaların; annelere ve çocuklarına karşı, hanımların; kocalarına ve çocuklarına karşı, çocukların; hem birbirlerine hem de annelerine ve babalarına karşı vazifeleri söz konusudur.
            Allahû Tealâ, erkeği hanımdan farklı yaratmıştır. Kur’ân-ı Kerim; erkeğin aile reisi olduğunu ifade etmektedir.
İnsanlar; fizik vücut,  nefs ve ruh olarak 3 vücutla halk edilmiştir (yaratılmıştır). Fizik vücudumuz halk edildi, nefsimiz sevva edildi, ruhumuz da üfürüldü. Çünkü insanın ruhu vücudundan ayrılıp Allahû Tealâ’ya ulaştığı zaman artık nefs ve fizik vücud beraber kalır. Kişinin ruhu Allah’ta olur.
            Bayanların, aile fertlerine karşı özellikle eşlerine karşı vazifeleri vardır. Bunların başında bir hanımın eşine karşı duyması lâzımgelen saygı müessesesidir. Bir hanım eşini sevdiği gibi  saygı da duymalıdır. Bu saygı, ölçülü bir dizayn içerisinde gerçekleşecektir.
 Davranış biçimlerinin ailede başkalarına yansıması, onlara sıkıntı verecek olan bir pozisyonu hiçbir zaman içermemelidir. Kişinin eşine, çocuklarına, aileyle beraber yaşayan anne ve babalarına karşı olan davranışlarında hiç kimseyi üzmeyen kırmayan bir dizaynı ifade etmelidir. Allahû Tealâ’nın temel emri; kişinin kocasına karşı saygılı bir davranış bütünlüğü içinde olmasıdır.
Hanımlar! Allahû Tealâ’nın emrini unutmamalısınız. Aile de yuvanın reisinin eşiniz olduğunu bilmelisiniz. Hanımlar beylerinin yardımcısıdır. Ondan daha üstün değildir.
İnsanlar bir mahlûktur. Hanımlar da beyler de hangi şartların içinde olurlarsa olsunlar Allah’ın yaratıklarıdır. Dolayısıyla eşler Allah’a karşı vazifelerini hep önde tutmalıdır. Eğer eşler tasavvuftaysa erkek de kadın da Allah’ın emirlerini yerine getirmekle mükelleftir. Eşler evlerinde  bulunduğu sürece namazlarda bir beraberliği vücuda getirmelidirler. Allahû Tealâ’nın namaz vakitleri üzerine emri; eşiniz de evdeyse namazları beraber kılmaktır. Bütün evlerde erkekler imam olacak hanımlar da çocuklar da ona tâbî olacaklardır.
 Osmanlı ailesinin temelinde namazın topluluk şeklinde kılınması vardır. Bütün namazların mutlaka vaktinde ve evin en yaşlısı imam olarak kıldırırdı. Günümüzün aile yapısında sadece anne baba ve çocuklardan ibaret olan bir tablo görmekteyiz. Genel yapıda, bu tabloya babanın anne ve babası bu tabloya annenin babası ve annesi eklenmemektedir. Onlar ayrı bir evde kendi hayatlarını yaşamaktadırlar. Zamanımızın aile düzeni bu şekildedir. Bu şekilde olsa da eşler hem kendi ailesine hem beylerinin ailesine karşı vazifelidirler. Onlara karşı saygı göstermek ve ziyaretlerine gitmek zorundadırlar.
            Ailenin düzeni içerisinde erkeklerin genel görevi; hep evin dışında evin ihtiyaçlarını temin etmektir. Eğer kadın çalışmıyorsa çocuklarla çok daha uzun bir zaman parçasında beraber olacaktır. Öyleyse çocukların terbiyesi bayanların üzerindedir. Çocukları şekillendirecek; onları geleceğe hazırlayacak olan annelerdir. Çocukların üzerinde en çok emeği geçen, onları en çok seven annelerdir. Hiçbir çocuk annesinin kendisine karşı duyduğu sevgi kadar annesine sevgi duyamaz. Babası için de durum aynıdır. Ama genel olarak çocukların annelerine karşı olan sevgileri babalarına karşı olan sevgilerinden fazladır. Anneler daha çok sevilirler ve anneler de çocuklarını babalarından daha çok severler. Genel statü böyledir. Çünkü bütün çocuklar annenin canından, kanından bir parçadır.
             Hanımlar, eşinize karşı vazifelerden biri de ona hizmet etmektir. Kişilerin eşleri tasavvufu yaşamayabilir. İçki içen, kumar oynayan, çeşitli kötü alışkanlıkları edinmiş olabilir. Hanımlar bu eşlerine de saygı göstermelidirler. Eğer siz onlara evinizde ona yaşatacağınız mutluluğu evin dışında hiçbir yerde yaşayamayacağını güzel davranışlarla ispat edebilirseniz, o zaman eşinizin evine daha çok bağlanmasını belki kötü alışkanlıklarından da vazgeçmesini temin edebileceksinizdir.
            Hanımlar eşleriyle bir sevgi bağı içinde olmalıdır. Eşini sevmelidir.  Her şeyden evvel sevgi söz konusu olmalıdır. Eşi yanlış davranışlarda bulunabilir. Bu o kişinin hakkı değildir. Ama hakkını aşan, yanlış davranışlarda bulunabilir; kumar oynamaktadır, içki içmektedir, sigara alışkanlığı vardır, kötü arkadaşları vardır… Eğer böyle bir dizaynda eşler güzel bir davranış sergileyebilir bütün bu hatalarına rağmen onu sevdiğini her davranışı ile ispat edebilir onu güzele döndürmek için bir gayretin sahibi olursa, ona karşı toleranslı davranırsa bu davranışlarını sonlandırabilir. Çünkü eve sarhoş gelen bir erkek normal standartların dışında bir davranış biçimleri dizisi sergileyebilir. O sırada normal birisi değildir. Alkolün tesiri altındadır. Belki bir köşede sızıp kalacaktır. Hanımlar o sırada iyi davranmalıdır. Hanımlar içki içse de eşlerini sevdiğini davranışları ile  göstermelidir. Ama içki içmediği, kumar oynamadığı takdirde ona karşı olan sevgisinin ve saygısının daha ötelere yükseleceğini de davranışları ile anlatmalıdır. Öyle bir kadın olmalısınız ki daha iyisi eşinizin etrafında bulunamasın. Eşinize her açıdan bütün güzellikleri sergilemelisiniz.
Bir aile yuvası birlik, beraberlik ister. Çocuklar her iki kişinindir. Çocukların  üzerinde eşlerin de  hakkı vardır. Her zaman eşinize saygılı bir şekilde ondan yana, beraber ve onun yanında olun. Yanlış davranışlarını ona kızıp, öfkelenip, bağırarak, çağırarak yok edemezsiniz. Ama bir gün güzel davranışlarınız kötülüklerin sona ermesinin temel sebebi olacaktır.
            İnsanlar çoktan Allah’ın güzelliklerini unutmuşlardır. Kapıların önünden pislik aktığını hiç unutmayın. Herkese karşı kötü şeyler düşünen, asık suratlı insanlar artık çoğunlukta. Halk artık bir kaosa doğru yürümektedir. Böyle bir ortamda eşinizin yanlış alışkanlıklar edinmesi çevrenin tabi halinin yalnızca ona yansıması halidir.
Eğer beylerin kahve alışkanlıkları varsa bunun mânâsı; eşiniz evinde kahvedeki hayatını bulamayıp, kahveyi tercih etmesidir. Eşinizin tercihi açıktır. Eşiniz ya kahveyi tercih eder ya da evi tercih eder. Eğer eşiniz kahveyi tercih edip; orada bulunuyor;  kumar oynamaya devam ediyor; eve gelmiyorsa o zaman mutlaka bunda sizin payınıza düşen bir şeyler vardır. Onları araştırmalısınız. Eşinizi eve bağlayacak olan davranış biçimleri dizisini eşinize sunmalısınız. Evinin, çocukları ve eşiyle beraber kahveden çok daha güzel bir yer olduğunu, ona ispat etmelisiniz. Böyle yaptığınız takdirde eşiniz eve bağlı olacaktır. Onun kötü davranışlarına aynı kötülükle cevap vermemelisiniz. Onu sakinleştirmeye çalışmalısınız.
            Genç kardeşlerimiz aile kurmak için talep sahipleridir. Ama eşlerini tasavvuftan seçmemeleri gerektiğini söyleyen arkadaşları söz konusu oluyor. Hanımların eşlerini hiçe sayarak onlardan izin almadan hizmet yapmaları söz konusu oluyor. Bu da büyük bir hatanın yapılmasına sebep oluyor. Aile birliğinin bozulması, saygı ve sevgi değerlerinin bozulması söz konusu oluyor. Eşinizle hizmet yapmayı karşı karşıya getirmek hatalı bir davranış biçimidir. Eşinizi saymadığınızı, ona değer vermediğinizi söylemek, davranışlarınızla bunu ortaya koymak en büyük yanlışlardan bir tanesidir. Hiçbir kadına bu tarzda bir şeyi eşine söylemesi yakışmaz. Allah yolunda böyle bir davranış biçimi hiçbir zaman geçerli değildir. Beyler, tasavvuftan oldukları için böyle bir konuda hanımlarına müsaade edeceklerdir. Hiçbir bey, eşinin karşısına geçerek: “Ben seni tanımam. Sen bana karışamazsın. Ben aldığım emri mutlaka yerine getiririm.” demesinden hoşlanmaz. Hiçbir zaman Allah’ın emri: “Kocanıza karşı gelin, onu hiçe sayın ve Allah yolunda hizmet edin!” değildir. Allah yolunda hizmet, herkesin kalbi kazanılarak yapılır. Allah’ın katında kıymetli bir hizmet; kalp kırılarak, insanları küçük düşürmek suretiyle yapılmaz. Onun rızasını kazanmak sizin elinizdedir. Tasavvufta olan eşinize güzel davrandığınız zaman niçin size karşı çıksın? Eşiniz sizin nereye gittiğinizi bilir. Orasının hangi şartlarda olduğunu, eşinin orada nasıl korunacağını bilir. Muhteva bir bütündür. Öyleyse bu her iki kişi için pozitif tabloyu, nefsinizin kibir afetine paralel olarak paralize etmeniz büyük bir yanlışlıktır.
Eşiniz sizin üzerinizde tasarruf, hak sahibidir. Siz o hakkı yerle bir etmemelisiniz. Eşinizi, ait olduğu yerden aşağıya düşüremezsiniz. Açık bir şekilde onu adam yerine koymayarak, hiçe sayarak “Ben dilediğimi yaparım” demek suretiyle eşlerinizi ne kadar küçülttüğünüzün farkında mısınız? Onları bu tarzda bir davranışla küçültmekten elinize ne geçer? Beyleriniz tasavvuf hayatını yaşamaya çalıştıkları için belki sizinle bu konuda tartışmayıp dediklerinizi istemeden de olsa hizmete olan saygılarından kabul ederler. Ama aslında eşlerinizde tasavvufta bunu sevgiyle yapabilirler. Nefsinize kapılıp yaptığınız davranışlar sebebiyle bir hizmete sahip çıktığınız zaman, arkanızda üzgün, öfkeli, sıkıntılı, gururu kırılmış eşler bırakırsınız. Allah’ın davranış biçimlerindeki emri bu şekilde değildir. Tasavvuftan olan eşler siz güzel davranış biçimi sergilediğinizde size karşı gelmeyeceklerdir. Ama davranışlarınız zorla onları karşı gelecek noktaya itip bir köşeye sıkışıyorlarsa tasavvuf bu mu diye düşünürler.
Aile birliğinin yara almaması gerekir. Evin içindeki baba evin reisidir. Allah karşısında ailede hanımlardan daha fazla bir yeri vardır. Allah’ın olaya bakışında erkek aile birliğinin sahibidir. Daha üst noktada bir yerdir. Ailede, eş, çocuklar ve anne bir bütündür. O bütünün bir parçasısınızdır. Hangi şartların içinde olursanız olun, eşiniz tasavvuf hayatını yaşamak istese de istemese de Allah’ın dostlarını eşinizle bir tercih müessesesi olarak tartışmamalısınız. O zaman eşler kırılır. Onları küçültmüş ve yanlış bir zannın içine itmiş olursunuz. O zaman onlar küçüldüklerini hissederler. Böyle bir hissi duymakta da haklıdırlar.
Tasavvufta olan eşinizin sizin gidişinize, hizmetinize, sohbet dinlemenize engel olmaması eşyanın tabiatına en uygun  sonuçtur. Onların iç dünyasında onlar için izin vermek söz konusudur. Ama siz onları davranışlarınızla küçültmemeniz gerekir. Onu ikinci sınıf bir insanmış gibi düşünmemeniz gerekir. Hanımlar dışarıda da evlerinde de çalışıyorlar diye: “Ben de eve ekmek getiriyorum” erkeklerden daha üstün bir noktada oldukları imajını vermeye çalışmamalıdırlar. Bu yanlış bir davranış biçimidir.
Zamanımızda erkeklerin de hanımların da çalışması normal bir dizayndır. Bayanlar dışarıda çalıştıktan sonra ev işleri de yapıyor, bu doğrudur. Ama eşinizden üstün olduğunuzun bir ispatı değildir. Bu çalışmalarınızı zevk haline getiriniz. O zaman eşinizle bu tarz tartışmalara hiçbir zaman girmezsiniz. Bayanların bu tarz davranışlardan erkekler çok şikayet etmektedir. Çünkü bu davranış biçimleri sebebi ile incinmişlerdir. Öyleyse hanımlar ailede tasavvufa yakışır bir eş ve anne olmaya çalışmalıdırlar. Öyleyse tasavvufa yakışır bir hanım olmaya çalışacaksınız. Çocuklarınızın annesi ve eşinizin hanımı.
Hanımlar! Eşinize aile içinde müstesna bir yer vermelisiniz. Davranış biçimlerinde hatalar olabilir. Onu ayrıca mütâlea etmek gerekir. Beyiniz size karşı haksız bir davranışlarda bulunabilir. Böyle bir durumda ona karşı onun beklemeyeceği, sevgi dolu bir davranış biçimi ortaya koyarsanız, onun yanlış gördüğü olayı hangi şartlar altında nasıl vücuda getirdiğinizi ona kızmadan sinirlenmeden anlatırsanız birbirinden ayrı birçok olayda eşinizin size karşı artık o kadar sert bir gözle bakmadığını görürsünüz. Unutmayın her erkek karısından hesap sorma hakkının sahibidir. Hanımlar için de aynı şey söz konusudur. İşte yanlışlık burada başlıyor. Hesap sormak dediğimiz zaman kaşları çatık, insanları azarlayan hatta döven insanlar söz konusu olmamalıdır. Bu çok yanlış bir davranış biçimidir. Burada büyük bir yanlışlık var demektir. Eşinizin size hesap sormasına meydan vermeden siz her zaman ona hesap verin. Her zaman ne yaptığınızı nereye gittiğinizi hangi konularda ne kadar para harcadığınızı ona siz söyleyin. Her kadın kocasının ailenin reisi olduğunu hatırlamalıdır. Kabul etmelidir. Onu şu veya bu sebeple kaybetseniz kaybettiğiniz zaman önemini idrak edersiniz. Marifet onu kaybetmeden şu dünya hayatını yaşarken onu ait olduğu yere oturtmalısınız.
            Bütün bu yanlış davranışların sebebi nefsinizin yüzünden değil mi? Bir kadın kendisini kocasından üstün görüyorsa o zaman bu, nefsinin kibir afetinin, gurur afetinin bir neticesidir. Kişi kendini üstün görse bile bunu ona ispat etme çabasında bulunması yanlış bir davranış biçimidir. Eşinizle en güzel standartlarda geçinmek de  en kötü standartlarda geçinmek de söz konusudur. Her zaman ne kadar güç şartlar altında yaşayan kadınlar olduğunu düşünün. Eşinize onun bir hükmü olmadığını ispata çalışmanız Allah huzurunda büyük bir yanlıştır. Böyle bir davranış biçimi sizi Allah’ın karşısında yüceltmez. Aksine kişiyi küçültür, alçaltır. Allah’ın size verdiği her şey aile yuvasının bölünmez bir parçasıdır. Sizin olan her şey aynı zamanda ailenizindir. Öyleyse çocukların üzerinde eşiniz de sizin kadar hak sahibidir. Ama eşyanın tabiatına uygun olarak, yaradılış olarak sizin kadar sevgi sahibi değildir.
            Her hanıma ayrı ayrı söylüyorum; eşlerinizi küçültmeyin. Onları yüceltmeye çalışın. Davranış biçimlerinizle onların üzerinde veya aynı seviyede olduğunuzu değil; beyinizin üstün olduğunu ona ispat edici davranışlarda bulunduğunuzda ne kaybedersiniz? Öyleyse eşinizle öyle bir davranış biçimi içerisinde olun ki ailenin içinde ki çocuklarınıza en güzel örneği teşkil edin. En güzel örnekler olmayı sağlayın. Her zaman sulh ve sukûn içinde birbirinize karşı sevgiyle ve saygıyla davranın.
            Bayanların, bir hizmette bulunacakları zaman eşlerinden müsaade istemelerinin birçok yolu vardır. Burada iki tür davranış biçimi sergilenebilir. Biri: “Ben gidiyorum” demek. Diğeri ona durumu anlatarak ve rızasını alarak kalbi tatmin olmuş şekilde gitmektir İkisi aynı şey midir? Birincisinde  kırılmış, size öfke duyan, küçültülmüş olduğunu hisseden bir insan arkanızda bırakmış olursunuz. Öyleyse böyle bir davranış biçimini asla ortaya koymamalısınız. Onun size kötü davrandığını varsayalım ki birçok evde bu olay bir vakadır. Bu negatif faktörü pozitife çevirmek gene kadının elinde değil midir? O size öfkelense de siz ona öfkelenmeden doğruları aktarabilseniz onu ikna etmeye çalışabilseniz birçok defa bunu başarabildiğinizi göreceksiniz. Çocukların da anne babalarının kavga etmesi halinde negatif etkilenmiş olduklarını her zaman biliyorsunuzdur. Onları pozitif etkilemek sizin davranışlarınızdan taşan güzelliklere bağlıdır. Hanımlar eşlerine karşı saygılı ve sevgi dolu olacaklar. Beyler de eşlerine karşı gene saygılı ve sevgi dolu olacaklar. Hanımın eşine karşı duyduğu sevgi, erkeğin eşine karşı duyduğu sevgi, bunlar ailenin temel bağlayıcı faktörleridir. Eşlerinizi mutlaka sevmelisiniz. Onları temiz tutmalısınız. Temizliklerine, çamaşırlarının temizliğine siz yardımcı olacaksınız. Her istikamette onların ihtiyaçlarını karşılayarak, onu temiz bir hüviyette hayatını devam ettirir bir rotada bulundurmalısınız.
            İşinden yorgun argın gelen bir beye eğer bir kadın güler yüzle karşılayabiliyorsa, onun halini hatırını sorabiliyorsa, terliklerini veriyorsa, ona yakın davranıp, güzel davranış biçimi sergiliyorsa bu erkek o evde mutlu olmaz mı ?
            Zaman geçince alışkanlıklar oluşmaya başlar. Bu alışkanlıklarınıza dikkat etmelisiniz. Alışkanlıklarınız hiçbir zaman eşinizi sizden soğutacak olan bir negatif dalga boyuna sebebiyet vermemelidir. Eşiniz size karşı, sizin ona karşı olan güzel davranışlarınız dolayısıyla hem saygı hem sevgi duymalıdır. Saygı karşılıklıdır. Hanımlarının eşlerine karşı saygısı daha üst boyutta olmalıdır. Yaradılış kanunun gereğidir. Eşlerinizi sevmeniz Allah’ın emridir. Eşlerinize itaat etmeniz Allah’ın emridir. Allah’ın emrettiği bütün standartlarda itaat asıldır.
            Eşinizle davranış biçimlerinizde her zaman aynı güzelliği yaşamalısınız. Onunla meşgul olmalısınız. Davranış biçimlerinizi yadırganacak bir hüviyette değil; tasdik edilecek bir hüviyette gerçekleştirmelisiniz. Bu şekilde davranılmadığında yuvadan soğuma başlar. Kahvehane sevgisi başlar. Evlendiğiniz zaman eşinizin bir kahvehane sevgisinin olduğunu düşünün.  Çocuklarınız ve siz ona evinde kahvehaneden daha güzel bir ortam sağlayabilirseniz, o bir süre sonra kahvehaneyi tercih etmeyecektir.
            Bu muhtevaya dikkat etmelisiniz. Herkes için aile yuvası mutluluğun kaynağı olmalıdır. Birbirinize karşı söyleyeceğiniz bir çift güzel söz, bir gülümseme, her hangi bir konuda anlayış, tasdik, güzellikleri açıklamak, memnun olduğunuzu belirtmek, eşinizle ilgilenmek bunların hepsini mutlaka yapmalısınız. Ailenizin mutluluğu için bu gereklidir.
Mesela eşiniz haksız standartlarda diyelim. Çalışmıyor. Siz evin hanımı olarak hem dışarıda çalışıyorsunuz, ailenin geçimini sağlıyorsunuz, hem çocukların yükü sizin üzerinizde hem de evin yükü sizin üzerinizde. Bunu devamlı bir kavga konusu yapmak evvelâ sizin sonra eşinizin sonrada çocuklarınızın huzursuz oluşuna sebebiyet verir. Aynı şartlarda ona güzel davranabilseniz onu güzele davet edebilseniz bunu tekrarlamaktan bıkmasanız çevrenizdeki insanlar vasıtasıyla eğer işsizse ona bir iş bulmaya çalışsanız ve eşinizin mutluluğu için bir gayret içinde olsanız ne kaybedersiniz? Öyleyse bu konuya dikkatle bakmalısınız.
Eğer eşleriniz tasavvuftaysa sohbetleriniz ve hizmetleriniz için size engel olmayı düşünmezler. Ama bunu bir vasıta kılıp davranışınızla eşlerinizi küçültmüşseniz veya küçültüyorsanız nefsinizin hastalığına yeniliyorsunuz. O zaman tasavvufu yaşamıyorsunuz demektir. Allah’ın sizden beklediği bu değildir. O zaman eşinizden negatif tepkilerin geldiğini göreceksiniz. Ailenin sulh ve sukûn muhtevası değişecektir. Sulh ve sukûnun yerini kavgalar, küfürler bazen dayak alacaktır. Neden buna sebep olasınız? Öyleyse eşinizin içinde ona önem vermediğiniz gibi bir duygunun uyanmamasını temin etmek sizlerin görevidir. O, sizin için bir müsaade mercii olmalıdır. Böyle olduğu takdirde huzur içinde her işinizi yapmanız mümkün olacaktır.
Hanımlar eşlerine çok iyi davranışların içinde olmalıdır. Yuvayı yapan dişi kuştur. Ailede ahengi saylayacak olan kocanızdan ziyade sizlersiniz. Öyleyse çocuklarınızın üzerine kanat gerin. Onları koruyun. Onları geleceğe hazırlamaya çalışın. Eşinizle birlikte onlara sorumluluklar verin.
   Eğer siz Allah yolunda bir gayretin sahibi olursanız göreceksiniz ki Allahû Tealâ sizlere yardım edecektir. Aynı sonucu sulh ve sukûn içinde de sağlayabileceksiniz. Bunu sağlamak sizin sadece göreviniz değil aynı zamanda zevkiniz olmalı diye düşünüyorum. Lâzım geleni yaptığınız zaman bunun size sadece huzur verdiğini yaşayacaksınız.
Sevgili anneler! Hanım öğrencilerimiz! Allah’ın huzurunda hepinizi selamlıyoruz. Allah’ın huzurunda hepinizin ailelerinde çocuklarınızla birlikte sonsuz bir mutluluğu bir paylaşmanızı ve hayatınız boyunca en güzeli yaşamanızı Yüce Rabbimizden dileyerek bu dersimizi tamamlıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.