12 Kasım 2017 Pazar

AHLÂK

AHLÂK

         Herkes bütünün bir parçasıdır. Sizler varsınız. Sizler hayatımızın bir parçası oldunuz. Allah’a şükürler olsun ki; yalnız değiliz. Allah, biz ve sizler… “Herşey çok mu güzel yoksa bize mi öyle geliyor?” diyoruz. Aranızdan birçok kişi bunu söyleyebiliyor. İşte hepinizin bunu söyleyebileceği günler gelecek. Gün ola harman ola...
Nefsinizin kalbindeki afetler azaldıkça herşey size de güzel görünmeye başlayacaktır. Bir gün daimî zikre ulaşacaksınız, o zaman bütün afetler yok olacak. O zaman herşey daha daha güzel olacak. Bir gün irade teslimini gerçekleştirdiğinizde güzellerin en güzeli olacak. Zikir seviyenizin yükselmesine paralel olarak ahlâk müessesesi de davranış biçimlerinin bütününü oluşturur. Bu dizaynda davranış biçimleriniz herkesin imreneceği bir noktaya ulaşacaktır.  
Öyle bir gün gelecek ki; sadece Allah için yaşayacaksınız. Hayatınızda sadece Allah olacak. Sadece Allah ile güzellikler yaşanacak ve bütün hayatınızı renklendirecek. Hayattan kâm almanızı temin edecek. İnsanlar kafayı çekerler. “Ne yapıyorsunuz?” diye sorarız. “Eee! Hayattan kâm alıyoruz.” derler. O insanlar,  hayattan kâm almıyorlar gam alıyorlar. Alkol, beyin hücrelerini zedeleyen ve beyin hücreleri sayısını azaltabilen tek faktördür. Bu sebeple Allahû Tealâ damlasını bile haram kılmıştır. İnsanlar “Hayattan kâm alıyoruz.” diye içki içiyorlar, sarhoşluğun tesiri altında başka insanlara zarar verebiliyorlar. Sonra da diyorlar ki: “Sarhoştuk, ne yaptığımızı bilmiyorduk.” Ama böyle bir durumda başkası o zarara muhatap olmuştur ve onların sarhoş olmaları buna sebep olmuştur.
Evvelâ en güzel şekilde yerli yerine oturtulması gereken şudur ki; Allah, hepimizi ve herşeyi yaratandır. Eğer bazı şeyleri yasak etmişse, o İlâhi bir emirdir. Zarar veren şeyleri de yaratan Allah’tır. Ama Allah’ın bir emrettikleri bir de nehyettikleri (yasak ettikleri) vardır. İşte beyin hücrelerinin sayısını azaltabilen kâinattaki tek faktör alkoldür. Allah’tan bahsetmek daha büyük bir zevk iken neden yasak ettiği şeyleri yapalım? Hayatımızı Allah’la iç içe bir dünya içerisinde geçirdiğimizde her an O bizimle ve biz O’nunla beraber oluruz. Her an Allah’ın bir güzel işlevini gerçekleştiririz. Şu an siz kardeşlerimiz ile birlikte Allah’ın emrettiği bir konuyu sizlere anlatırken hayattan kâm alıyoruz ve yine soruyoruz:  “Herşey çok mu güzel yoksa bize mi öyle geliyor?”
         Nefsiniz ile  ruhunuz arasındaki kavga bittiğinde, iç âleminizde mutlu olacaksınız; başka insanlarla kavganız bitecek ve dış âleminizde mutlu olacaksınız;    Allah ile olan ilişkilerinizde de en güzele ulaşacaksınız. Allah’ın bütün emirlerini gerçekleştiren, yasak ettiklerini işlemeyen bir hayata sahip olacaksınız. Daha ötede, iradenin tesliminden sonra Allah’ın hâkimiyeti altında bir hayat söz konusu olacaktır.
         Tasarruf altında olanlar ise sadece Allah neyi yaptırırsa, onu yaparlar. “Allah’ın emrettiklerini yapmak” ile “Allah’ın yaptırdıklarını yapmak” birbirinden çok farklı hususlardır:
ü Birisi Allah’tan emirler almak ve yerine getirmektir.
ü Öteki ise tasarruf altında olmaktır;  herşeyi Allah’ın  kişiye yaptırmasıdır. Her devirde devrin imamı Allah’ın tasarrufu altındadır.
Allahû Tealâ’nın herkesten istediği şey; mutlu olmalarıdır. İnsanlar hayatı kendilerine zehir ederler. Başkalarına kötülük yaptıkları zaman ya intikam hissiyle ya da başka bir sebeple nefsleri onlara emreder; onlar da gerçekleştirirler; başkalarına zarar verirler. Arkasından bir iç huzursuzluğu mutlaka devreye girer. Sadece başkaları için yaşarsanız, sadece onlara hizmet ederseniz, siz de mutluluk tarafını yaşarsınız. Huzursuzluk sizin kapınızdan içeri giremez. Çünkü siz o zaman Allah için oldunuz demektir.
Güzel ahlâk sahibi olmak, hayatınızı başkalarının mutluluğuna adamaktır. Bütün davranış biçimleriniz, başkalarının mutluluğunu oluşturacak bir dizayn içinde cereyan ettiğinde her an nerede olursanız olun, etrafınızdaki insanları mutlu etmek için yaşarsınız. Herkesin gönlünü alırsınız. Herkese güzel sözler söylersiniz. Herkes sizden memnun olur. Etrafınızdaki herkes huzur içinde bir dünya hayatının mümessili olurlar. Böyle bir güzelliğin arkasında Allah vardır; Allah’ın insanlara yaşattığı güzel davranışlar vardır.
İnsanlar, sizden onları sevmenizi beklerler.  Ne kaybedersiniz ki; insanları sevseniz. Yetmez, sevdiğinizi belirtseniz. Onlara karşı en güzel davranışları sergilediğinizde onların da sizi çok sevdiğini görürsünüz ve siz de: “Herşey çok mu güzel yoksa bize mi öyle geliyor?” diye sorarsınız.
         Dostluk, sevgi, varken düşmanlık ve nefret olmamalıdır. “İyi ama onlar bize kötü davranıyor, biz de istesek de istemesek de onlara kötü davranıyoruz.” diye düşünenler olabilir. Bu cümlenin arkasına saklanmamalısınız. İlk etapda onlar sizlere kötülük yapmış olabilirler. Asıl sizi mutlu edecek olan şey, size kötülük yapanlara sizin iyi davranmanızdır. Asıl mutluluk, bunun arkasında gizlidir. Çünkü bu, fedakârlık gerektirir.
         Bir başkası size bir kötülük yaptığında siz ona iyi davranıyorsanız o kişiyi kazanırsınız. O kişi yaptığı kötülüğün arkasından muhtemelen utanç duymuştur. Hele yaptığı kötülüğün arkasından, ona karşı beklemediği bir güzel hareket sergilediğinizde; davranışlarınız ile ondan nefret etmediğinizi tam aksine onu sevdiğinizi hissetirdiğiniz zaman mutluluğu yaşarsınız.
Diyelim ki bir başkası bir konuda sizi suçlamış. Suçu kabul etmişsiniz ve ondan af dilemek büyüklüğünü göstermişsiniz. Kişi kabahatinizi yüzünüze vurup, sizi fırçalamak istemiştir. Böylece sizden hıncını alacaktır. Ama eğer siz hatanızı kabul edip, ondan af dilemek büyüklüğünü gösterirseniz, bu sizin uzattığınız bir dostluk elidir. Uzattığınız eli sıkmaktan başka çaresi yoktur. Çünkü onun kavga edebilmesi için gerekli olan bütün kapıları kapatmışsınızdır. Orada onun filmi biter. Artık size bir dost olmak, onun için bir zarurettir; bir mecburiyettir. “İyi ama benim öfkem ne olacak?” diyenler olabilir. Öfkelendiğinizde kendinizi biraz tutun! Eğer o noktada kendinizi birazcık tutabilirseniz, daha sonra ne büyük ferahlıklara sebebiyet verdiğini görürsünüz. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.