ZİKİR III
ü
Allahû
Tealâ’yı
zikrederek yenilen gıdalar helaldir:
6/EN'ÂM-118: Fe kulû mimmâ
zukiresmullâhi aleyhi in kuntum bi âyâtihî mu’minîn(mu’minîne).
Eğer
siz, O'nun (Allah'ın) âyetlerine inananlarsanız; o zaman üzerine Allah'ın ismi
anılan şeylerden yeyiniz.
ü
Allahû
Tealâ’yı
zikredeni Allah’da zikreder:
2/BAKARA-152: Fezkurûnî ezkurkum
veşkurû lî ve lâ tekfurûn(tekfurûni).
Öyle
ise Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim. Ve Bana şükredin ve Beni inkâr
etmeyin.
ü Allahû Tealâ’yı zikretmek ile Allah yolunda ilerlenir:
18/KEHF-24: İllâ en yeşâallâhu
vezkur rabbeke izâ nesîte ve kul asâ en yehdiyeni rabbî li akrabe min hâzâ
reşedâ(reşeden).
Ancak
Allah'ın dilemesiyle (yapacağım de). Ve unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de
ki: “Rabbimin beni (Allah'a) bundan daha yakın (daha üstün) bir irşad
seviyesine ulaştırmasını umarım.”
ü
Allahû
Tealâ’yı
zikretmek huşûya ulaştırır:
39/ZUMER-23: Allâhu nezzele
ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne
yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ
zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men
yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin).
Allah,
ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını (rahmet, fazl ve salâvâtı), ikişer
ikişer (salâvât-fazl ve salâvât-rahmet), Kitab'a müteşabih (benzer) olarak
indirdi. Rab'lerinden huşû duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların
ciltleri ve kalpleri Allah'ın zikriyle yumuşar, sükûnet bulur (yatışır). İşte
bu, Allah'ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi
dalâlette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi yoktur.
57/HADÎD-16: E lem ye’ni lillezîne
âmenû en tahşea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel hakkı ve lâ yekûnû
kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fe tâle aleyhimul emedu fe kaset kulûbuhum, ve
kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).
Allah'ın
zikri ile ve Hakk'tan inen şeyle (Allah'ın nurları ile), âmenû olanların
(Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) kalplerinin huşû duyma zamanı gelmedi mi?
Kendilerine daha önce kitap verilip de böylece üzerinden uzun zaman geçince,
artık (zikri unuttukları için) kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar.
Onlardan çoğu fasıklardır.
ü
Allahû
Tealâ’yı
zikretmek kalbi tatmin eder:
13/RA'D-28: Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).
Onlar,
âmenûdurlar ve kalpleri, Allah'ı zikretmekle mutmain olmuştur. Kalpler ancak;
Allah'ı zikretmekle mutmain olur, öyle değil mi?
ü
Allahû
Tealâ yı
zikretmekle nefs tezkiyesi yapılır:
87/A'LÂ-14: Kad efleha men
tezekkâ.
Nefsini
tezkiye eden kimse felâha (kurtuluşa) ermiştir.
87/A'LÂ-15: Ve zekeresme rabbihî
fe sallâ.
Ve
(o nefsini tezkiye eden) Rabbinin İsmi'ni zikretti ve de namaz kıldı.
ZİKİR NOKTASI
|
ZİKİR SAYISI
|
NEFSİN KONUMU
|
RUHUN KONUMU
|
1- KALP- Sol göğsün altı.
|
7000…15000
|
NEFSİ-EMMARE
|
1.GÖK KATI
|
2- RUH- Sağ göğsün altı
|
17000
|
NEFSİ-LEVVAME
|
2.GÖK KATI
|
3- SIR- Sol göğsün üstü
|
19000
|
NEFSİ-MÜLHİME
|
3.GÖK KATI
|
4- HAFİ- Sağ göğsün üstü
|
21000
|
NEFSİ-MUTMAİNNE
|
4.GÖK KATI
|
5- AHVA- Köprücük kemiklerinin birleştiği yer
|
23000
|
NEFSİ-RADİYE
|
5.GÖK KATI
|
6- LETAİF-İ NEFS- İki kaşın orta noktası
|
25000
|
NEFSİ-MARDİYE
|
6.GÖK KATI
|
7- LETAİF-İ RUH- Saçlarla alnın birleştiği yer
|
27000…47000
|
NEFSİ-TEZKİYE
|
7.GÖK KATI
|
ü
Allahû
Tealâ’yı
zikretmek insanı cezbe sahibi eder:
8/ENFÂL-2: İnnemel
mu'minûnellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim
âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
Gerçek
mü'minler onlardır ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer (cezbelenir).
Ve onlara Allah'ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve
Rab'lerine tevekkül ederler.
39/ZUMER-23: Allâhu nezzele
ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne
yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ
zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men
yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin).
Allah,
ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını (rahmet, fazl ve salâvâtı), ikişer
ikişer (salâvât-fazl ve salâvât-rahmet), Kitab'a müteşabih (benzer) olarak
indirdi. Rab'lerinden huşû duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların
ciltleri ve kalpleri Allah'ın zikriyle yumuşar, sükûnet bulur (yatışır). İşte
bu, Allah'ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi
dalâlette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi yoktur.
22/HACC-35: Ellezîne izâ
zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum vel mukîmis salâti
ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).
Onlar,
Allah'ı zikrettikleri zaman kalpleri titreyenlerdir (Allah'tan gelen bir
cereyanla kalpleri ve vücutları sarsılanlardır). Onlara isabet edenlere
(musîbetlere) sabredenlerdir ve salâtı (namazı) ikame edenlerdir. Ve onlar,
onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler.
23/MU'MİNÛN-60: Vellezîne yu’tûne mâ âtev ve kulûbuhum veciletun
ennehum ilâ rabbihim râciûn(râciûne).
Ve onlar vereceklerini
verirler. Onlar, Rab'lerine geri dönenler (ulaşanlar) olduğundan onların
kalpleri titrer.
ü Allahû Tealâ’yı zikretmekle kalp gözü açılır:
50/KAF-8: Tebsıraten ve zikrâ li
kulli abdin munîbin.
Münib
olan (Allah'a yönelen: Allah'a ulaşmayı dileyen) bütün kullarına basiret olsun
(onların kalp gözleri açılsın) ve (çok) zikretsinler (daimî zikre ulaşsınlar)
diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.