Hz. İbrahim (A.S)
Kur’an-ı Kerim’de Hz.
İbrahim’e gönderilen sahifelerden bahsedilmiştir;
Meleklerin
haberinden 1 sene sonra Hz. İshak doğdu. Bu konuyu da Hz. İshak’ın hayatında
ayrıntılı işleyeceğiz inşallah.
Kur’an-ı Kerim’de
bildirildiğine göre Hz. İbrahim, Allah’tan ölüleri nasıl dirilttiğini kendisine
göstermesini istemişti;
2/BAKARA-260: Ve iz kâle ibrâhîmu rabbî erinî keyfe tuhyil mevtâ kâle e
ve lem tu’min kâle belâ ve lâkin li yatmainne kalbî kâle fe huz erbeaten minet
tayri fe surhunne ileyke summec’al alâ kulli cebelin minhunne cuz’en
summed’uhunne ye’tîneke sa’yâ(sa’yen), va’lem ennallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
Hz. İbrâhîm:
“Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” demişti. (Allah) “İnanmıyor
musun?” buyurdu. (Hz. İbrâhîm de): “Evet (inanıyorum). Fakat kalbimin tatmin
olması için.” dedi. “Öyleyse kuşlardan dört tane tut, sonra onları kendine
alıştır (parçalayıp) her dağın üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları
çağır. Sana koşarak gelirler. Ve Allah'ın, Azîz (ve) Hakîm olduğunu bil!”
Kur’an-ı Kerim’de,
diğer peygamberlere olduğu gibi, Hz. İbrahim’e de vahyedildiği
bildirilmektedir;
4/NİSÂ-163: İnnâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhin ven nebiyyîne min
ba’dih(ba’dihî), ve evhaynâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel
esbâti ve îsâ ve eyyûbe ve yûnuse ve hârûne ve suleymân(suleymâne), ve âteynâ
dâvûde zebûrâ(zebûran).
Muhakkak
ki Biz, Hz. Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da
vahyettik. Ve Hz.İbrâhîm'e, Hz.İsmail'e, Hz.İshak'a, Hz.Yâkub ve torunlarına,
Hz.İsa'ya, Hz.Eyub'a, Hz.Yunus'a, Hz.Harun'a ve Hz.Süleyman'a da vahyettik. Ve
Hz.Davud'a Zebur'u verdik.
3/ÂLİ İMRÂN-84: Kul âmennâ billâhi ve mâ unzile aleynâ ve mâ unzile alâ
ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ven
nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum, ve nahnu lehu
muslimûn(muslimûne).
“Allah'a
ve bize indirilene ve İbrâhîm (A.S)'a, İsmâil (A.S)'a, İshâk (A.S)'a, Yâkub
(A.S)'a ve Yâkub oğulları'na indirilenlere, Hz. Mûsâ'ya ve Hz. Îsâ'ya ve
nebilere Rab'leri tarafından verilenlere îmân ettik. Onların arasından birini
(diğerlerinden) ayırdetmeyiz. Ve biz O'na (Allah'a) teslim olanlarız.” de.
87/A'LÂ-16: Bel tu’sırûnel hayâted dunyâ.
Hayır, siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz (tercih ediyorsunuz).
Hayır, siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz (tercih ediyorsunuz).
87/A'LÂ-18: İnne
hâzâ le fîs suhufîl ûlâ.
Muhakkak ki bu, evvelki sahifelerde de elbette var.
87/A'LÂ-19:
Suhufi ibrâhîme ve mûsâ.
(Hz.)
İbrâhîm'in ve (Hz.) Musa'nın sahifelerinde (var).
Allahû Teâlâ,
ayrıca, Hz. İbrahim’i bize şöyle tanıtmaktadır;
16/NAHL-120:
İnne ibrâhîme kâne ummeten kâniten lillâhi hanîfâ(hanîfen) ve lem yeku minel
muşrikîn(muşrikîne).
Muhakkak ki İbrâhîm (A.S), Allah'a hanif (tek
Allah'a inanan) olarak kanitin olan (yönelen) bir ümmet idi. Ve o, müşriklerden
olmadı.
16/NAHL-121:
Şâkiren li en’umih(en’umihî), ictebâhu ve hudâhu ilâ sırâtın
mustekîm(mustekîmin).
O'nun (Allah'ın) ni'metlerine şükredici idi.
(Allah), onu seçti. Ve onu Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet
etti (ulaştırdı).
16/NAHL-122: Ve
âteynâhu fîd dunyâ haseneh(haseneten), ve innehu fîl âhıreti le mines
sâlihîn(sâlihîne).
Ve
ona dünyada (hakettiği) haseneler (pozitif dereceler) verdik. Muhakkak ki o, ahirette
elbette salihlerdendi.
19/MERYEM-41:
Vezkur fîl kitâbi ibrâhîm(ibrâhîme), innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen).
Kitap'ta
İbrâhîm (A.S)'ı zikret! Muhakkak ki O, sadık (çok sadaka veren, sadakatli,
her zaman doğruyu söyleyen) bir Nebî idi.
9/TEVBE-114: Ve
mâ kânestigfâru ibrâhîme li ebîhi illâ an mev’ıdetin vaadehâ iyyâh(iyyâhu), fe
lemmâ tebeyyene lehû ennehuaduvvun lillâhi teberre’e minh(minhu), inne ibrâhîme
le evvâhun halîm(halîmun).
Ve
İbrâhîm'in babası için mağfiret dilemesi olamaz (olmaz). Yalnız ona vaadettiği
vaad hariç. Fakat onun (babasının), Allah'ın düşmanı olduğu, ona belli olduğu
(beyan edildiği) zaman, ondan uzaklaştı. İbrâhîm muhakkak ki evvah (yüreği
çok sızlayan)tır, halîm (çok merhametli)dir.
2/BAKARA-130: Ve men yergabu an milleti ibrâhîme illâ
men sefihe nefseh(nefsehu), ve lekadistafeynâhufîd dunyâ, ve innehu fîlâhireti
le mines sâlihîn(sâlihîne).
Ve, nefsini sefih kılan kişi
hariç kim, İbrâhîm'in dîninden yüz çevirir ? Andolsun ki Biz, onu dünyada
seçtik. Muhakkak ki o, ahirette de salihlerdendir.
2/BAKARA-131: İz kâle lehû rabbuhû eslim kâle eslemtu li rabbil
âlemîn(âlemîne).
Rabbi ona: “Teslim ol!” dediği
zaman “Ben, âlemlerin Rabbine teslim oldum.” dedi
2/BAKARA-132: Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu), yâ
beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum
muslimûn(muslimûne).
Ve, İbrâhîm (a.s) onu (Allah'a
teslim olmayı) kendi oğullarına vasiyet etti. Ve Yâkub (a.s) da: “Ey oğullarım!
Muhakkak ki Allah, bu dîni sizin için seçti. Artık siz, Allah'a teslim olmadan
ölmeyin.” diye (vasiyet etti).
2/BAKARA-133: Em kuntum şuhedâe iz hadara ya’kûbel mevtu, iz kâle li benîhi
mâ ta’budûne min ba’dî kâlû na’budu ilâheke ve ilâhe âbâike ibrâhîme ve ismâîle
ve ishâka ilâhen vâhidâ(vahiden) ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
Yoksa
siz Yâkub (a.s), öleceği zaman (ona): “şahit mi oldunuz?” O (Yâkub a.s.),
oğullarına: “Bundan (ben öldükten) sonra neye (kime) kul olacaksınız?” demişti.
(Onlar): “Senin ilâhına ve senin ataların İbrâhîm (as), İsmail (as) ve İshak
(as)'ın ilâhı olan tek İlâh'a kul olacağız. Ve biz, O'na teslim olanlarız.”
dediler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.