Hz. Âdem (A.S)
7/A'RÂF-16: Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme).
7/A'RÂF-17: Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn(şâkirîne).
Ancak insan, Âdem (A.S)’ın sahip olduğu şeref ve
değeri, Allah’ın emirlerine uyduğu ve yasaklarından kaçındığı sürece
kazanabilir. Şeytan’ın yaptığı gibi, kibir ve gurura kapılarak Allah’ın
emirlerine karşı gelip, yaratılış gayesine aykırı davrandığı takdirde ise, bu
şerefini kaybeder, hatta bütün canlılardan daha aşağı bir seviyeye düşer;
7/A'RÂF-179: Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi,
lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum
âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul
gâfilûn(gâfilûne)
Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin
çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak)
etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır,
onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler.
İşte onlar, onlar gâfillerdir.
Allahû
Tealâ’nın secde emrine karşılık, bütün melekler
ve cinler secde etti ama iblis secde etmedi. Ve Allahû Tealâ,
Cinlerden olan İblis’i, huzurundan ve cennetten kovdu. İblis,
Allah'dan, kıyamet gününe kadar hayy olmayı diledi.
2/BAKARA-34: Ve
iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ
vestekbere ve kâne minel kâfirîn(kâfirîne).
Ve meleklere: “Âdem’e secde edin.” dediğimiz zaman İblis hariç, (onlar) hemen secde ettiler. (İblis) direndi ve kibirlendi. Ve kâfirlerden oldu.
Ve meleklere: “Âdem’e secde edin.” dediğimiz zaman İblis hariç, (onlar) hemen secde ettiler. (İblis) direndi ve kibirlendi. Ve kâfirlerden oldu.
18/KEHF-50: Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ
iblîs(iblîse), kâne minel cinni fe feseka an emri rabbih(rabbihî), e fe
tettehızûnehu ve zurriyyetehû evliyâe min dûnî ve hum lekum aduvv(aduvvun),
bi'se liz zâlimîne bedelâ(bedelen).
Ve meleklere, “Âdem’e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel (cehennem).
Ve meleklere, “Âdem’e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel (cehennem).
20/TÂHÂ-116: Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ
iblîs(iblîse), ebâ.
Ve
meleklere: “Âdem (A.S)’a secde edin!” demiştik. İblis hariç, hemen secde
ettiler. O (iblis), direndi (secde etmedi).
7/A'RÂF-11: Ve lekad
halaknâkum summe savvernâkum summe kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû
illâ iblîs(iblîse), lem yekun mines sâcidîn(sâcidîne).
Ve andolsun ki; sizi Biz yarattık. Sonra size
suret (şekil) verdik. Sonra meleklere: “Âdem (A.S)’a secde edin.” dedik. İblis
hariç, secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı.
7/A'RÂF-12: Kâle mâ
meneake ellâ tescude iz emertuke, kâle ene hayrun minhu, halaktenî min nârin ve
halaktehu min tîn(tînin).
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Sana (secde
etmeyi) emrettiğim zaman, seni secde etmekten men eden nedir?” İblis: “Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten ve
onu nemli topraktan balçıktan) yarattın.” dedi.
7/A'RÂF-13: Kâle
fehbit minhâ fe mâ yekûnu leke en tetekebbere fîhâ fahruc inneke mines
sâgirîn(sâgirîne).
(Allahû Tealâ): “Öyleyse oradan in! Artık orada
senin kibirlenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın.”
buyurdu.
7/A'RÂF-14: Kâle
enzırnî ilâ yevmi yub'asûn(yub'asûne).
(Şeytan): “Beas gününe (dirileceğimiz güne,
kıyâmet gününe) kadar bana izin (mühlet) ver.” dedi.
7/A'RÂF-15: Kâle inneke minel munzarîn(munzarîne).
7/A'RÂF-15: Kâle inneke minel munzarîn(munzarîne).
(Allahû Tealâ): “Muhakkak ki sen izin (mühlet)
verilenlerdensin.” buyurdu.
7/A'RÂF-16: Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme).
(İblis): “Bundan sonra, beni azdırman sebebiyle,
mutlaka Senin Sıratı Mustakîmin'e onlara karşı (mani olmak için) oturacağım.”
dedi.
7/A'RÂF-17: Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn(şâkirîne).
Sonra, elbette onlara, önlerinden, arkalarından,
sağlarından ve sollarından geleceğim ve onların çoğunu şükredenlerden
bulmayacaksın.
İsrâ Sûresinden de okuyalım inşallah;
17/İSRÂ-61: Ve
iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), kâle e
escudu li men halakte tînâ(tînen).
Ve meleklere: “Âdem (A.S)’a
secde edin!” dediğimiz zaman iblis hariç hemen secde ettiler. (İblis): “Ben,
senin topraktan yarattığın kimseye mi secde edeyim?” dedi.
17/İSRÂ-62: Kâle
e raeyteke hâzellezî kerremte aley(aleyye), le in ahharteni ilâ yevmil kıyâmeti
le ahtenikenne zurriyyetehû illâ kalîlâ(kalîlen).
(İblis) dedi ki: “Senin
görüşüne göre, benim üzerime (benden daha) mükerrem (ikram edilmiş, şerefli)
kıldığın kimse bu mu? Eğer beni kıyâmet gününe (kadar) tehir edersen
(ertelersen), onun zürriyetinden (neslinden) pek azı hariç, mutlaka bana
(kendime) tâbî kılacağım.”
17/İSRÂ-63: Kâlezheb
fe men tebiake minhum fe inne cehenneme cezâukum cezâen mevfûrâ(mevfûren).
(Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Git! Artık onlardan kim sana tâbî olursa, o zaman muhakkak ki sizin cezanız, eksiksiz bir ceza olarak cehennemdir.”
(Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Git! Artık onlardan kim sana tâbî olursa, o zaman muhakkak ki sizin cezanız, eksiksiz bir ceza olarak cehennemdir.”
17/İSRÂ-64: Vestefziz
menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve recilike ve
şârikhum fîl emvâli vel evlâdi vaıdhum, ve mâ yaiduhumuş şeytânu illâ
gurûrâ(gurûren).
“Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onları bağırarak yönlendir (cehenneme sevket). Evlâtlarında ve mallarında onlara ortak ol. Ve onlara (yalan şeyler) vaadet.” Şeytanın vaadettikleri gurur (aldatma)dan başka bir şey değildir.
“Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onları bağırarak yönlendir (cehenneme sevket). Evlâtlarında ve mallarında onlara ortak ol. Ve onlara (yalan şeyler) vaadet.” Şeytanın vaadettikleri gurur (aldatma)dan başka bir şey değildir.
İnsanın
kendisinden faziletli olmasına haset eden ve Hz. Âdem önünde secde etmeyi gururuna yediremeyerek lanete
uğrama felaketine düşen İblis, Âdem (A.S)’a
ve Âdemoğularına ebedî düşman
oldu. Onları doğru ve hak yoldan saptırarak Allahû
Tealâ’ya karşı isyan ve felakete sürükleme hilesine başladı.
Üstün olan neden insandır?
- Allahû Tealâ yerlerde ve göklerde
neyi yarattıysa hepsini insan için yarattığını söylüyor, bu sebeple insan
üstündür.
- Allahû Tealâ insandan başka
yarattığı bütün mahlûkatına insana secde emrini verdiği için insan
üstündür.
- Bütün mahlûkat insan için
yaratılmış olmasına karşılık insan Allah için yaratıldığı cihetle insan üstündür.
- Allah'tan gelmiş ve tekrar Allah'a
dönecek olan Allah'ın ruhu sadece insanda olduğundan insan üstündür.
45/CÂSİYE-13: Ve
sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le
âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne).
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden
(bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda,
tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
2/BAKARA-156: Ellezîne
izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği
zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O’na ulaşmak ve teslim olmak için
yaratıldık) ve muhakkak O’na döneceğiz (ulaşacağız).” derler.
İblis,
Allah'ın huzurunda Allah'ı görmüştü, kalp gözü açıktı. Allahû Tealâ ona
ilimleri öğretmişti. Allahû Tealâ, Âdem (A.S)'ı vücuda getirinceye kadar
Allah'ın katında kıymetli bir mahlûktu. İblis, Âdem (A.S)'ı kıskandı. Kendisinin
de bütün şeytanların da cinlerin de Âdem (A.S) için yaratıldığı hakikati onu
fena halde çarptı ve kibri bunu kabul etmedi. Daha sonra "ben ondan
üstünüm onun önünde secde etmem" dedi. Allahû Tealâ da huzurundan kovarak ona
aşağı inmesini emretti. Demek oluyor ki, o zamandan beri, iblis insanların çoğunu yoldan
çıkarmak için çalışıyor; sadece şükredenler, yani hikmet sahipleri onun
dalâletinden tam beri olup, dalâlete düşmüyorlar. Hidâyete ulaşanlar dalâletten
kurtuluyorlar. Ama ihlâsa kadar şeytan onların üzerindeki zulmâni telkinini
devam ettiriyor. Onun için dalâletten tam kurtulma hali ihlâsta oluşabilir.
İhlas sahipleri şükür kademesindedir. Bu, aynı zamanda, hikmet sahibi olmaktır.
Buradaki şükür sahipleri kendilerine hikmetin öğretildiği kişilerdir.
31/LOKMÂN-12: Ve lekad âteynâ
lukmânel hikmete enişkur lillâh(lillâhi), ve men yeşkur fe innemâ yeşkuru li
nefsih(nefsihî), ve men kefere fe innellâhe ganiyyun hamîd(hamîdun).
Ve andolsun ki Lokman’a hikmet verdik ki, Allah’a
şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve
kim küfrederse (inkâr ederse), o taktirde muhakkak ki Allah; Gani’dir (kimsenin
şükrüne ihtiyacı yoktur), Hâmid’dir (hamdedilen).
2/BAKARA-269: Yu’til
hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ(kesîren),
ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
(Allah)
hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse böylece ona çok hayır
verilmiştir. Ve ulûl’elbabtan başkası tezekkür edemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.