24 Temmuz 2016 Pazar

Hz. Âdem (A.S) II

                                        Hz. Âdem (A.S)


Ancak insan, Âdem (A.S)’ın sahip olduğu şeref ve değeri, Allah’ın emirlerine uyduğu ve yasaklarından kaçındığı sürece kazanabilir. Şeytan’ın yaptığı gibi, kibir ve gurura kapılarak Allah’ın emirlerine karşı gelip, yaratılış gayesine aykırı davrandığı takdirde ise, bu şerefini kaybeder, hatta bütün canlılardan daha aşağı bir seviyeye düşer;

7/A'RÂF-179: Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi, lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne)
Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.

            Allahû Tealâ’nın secde emrine karşılık, bütün melekler ve cinler secde etti ama iblis secde etmedi. Ve Allahû Tealâ, Cinlerden olan İblis’i, huzurundan ve cennetten kovdu. İblis, Allah'dan, kıyamet gününe kadar hayy olmayı diledi.
2/BAKARA-34: Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn(kâfirîne).
Ve meleklere: “Âdem’e secde edin.” dediğimiz zaman İblis hariç, (onlar) hemen secde ettiler. (İblis) direndi ve kibirlendi. Ve kâfirlerden oldu.
18/KEHF-50: Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), kâne minel cinni fe feseka an emri rabbih(rabbihî), e fe tettehızûnehu ve zurriyyetehû evliyâe min dûnî ve hum lekum aduvv(aduvvun), bi'se liz zâlimîne bedelâ(bedelen).
Ve meleklere, “Âdem’e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel (cehennem).
20/TÂHÂ-116: Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ.
Ve meleklere: “Âdem (A.S)’a secde edin!” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O (iblis), direndi (secde etmedi).

7/A'RÂF-11: Ve lekad halaknâkum summe savvernâkum summe kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), lem yekun mines sâcidîn(sâcidîne).
Ve andolsun ki; sizi Biz yarattık. Sonra size suret (şekil) verdik. Sonra meleklere: “Âdem (A.S)’a secde edin.” dedik. İblis hariç, secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı. 

7/A'RÂF-12: Kâle mâ meneake ellâ tescude iz emertuke, kâle ene hayrun minhu, halaktenî min nârin ve halaktehu min tîn(tînin).
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Sana (secde etmeyi) emrettiğim zaman, seni secde etmekten men eden nedir?”  İblis: “Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten ve onu nemli topraktan balçıktan) yarattın.” dedi.

7/A'RÂF-13: Kâle fehbit minhâ fe mâ yekûnu leke en tetekebbere fîhâ fahruc inneke mines sâgirîn(sâgirîne).
(Allahû Tealâ): “Öyleyse oradan in! Artık orada senin kibirlenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın.” buyurdu.

7/A'RÂF-14: Kâle enzırnî ilâ yevmi yub'asûn(yub'asûne).
(Şeytan): “Beas gününe (dirileceğimiz güne, kıyâmet gününe) kadar bana izin (mühlet) ver.” dedi.

7/A'RÂF-15: Kâle inneke minel munzarîn(munzarîne).
(Allahû Tealâ): “Muhakkak ki sen izin (mühlet) verilenlerdensin.” buyurdu.

7/A'RÂF-16: Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme).
(İblis): “Bundan sonra, beni azdırman sebebiyle, mutlaka Senin Sıratı Mustakîmin'e onlara karşı (mani olmak için) oturacağım.” dedi.

7/A'RÂF-17: Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn(şâkirîne).
Sonra, elbette onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından geleceğim ve onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.


İsrâ Sûresinden de okuyalım inşallah;

17/İSRÂ-61: Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), kâle e escudu li men halakte tînâ(tînen).
Ve meleklere: “Âdem (A.S)’a secde edin!” dediğimiz zaman iblis hariç hemen secde ettiler. (İblis): “Ben, senin topraktan yarattığın kimseye mi secde edeyim?” dedi.

17/İSRÂ-62: Kâle e raeyteke hâzellezî kerremte aley(aleyye), le in ahharteni ilâ yevmil kıyâmeti le ahtenikenne zurriyyetehû illâ kalîlâ(kalîlen). 
(İblis) dedi ki: “Senin görüşüne göre, benim üzerime (benden daha) mükerrem (ikram edilmiş, şerefli) kıldığın kimse bu mu? Eğer beni kıyâmet gününe (kadar) tehir edersen (ertelersen), onun zürriyetinden (neslinden) pek azı hariç, mutlaka bana (kendime) tâbî kılacağım.”
17/İSRÂ-63: Kâlezheb fe men tebiake minhum fe inne cehenneme cezâukum cezâen mevfûrâ(mevfûren).
(Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Git! Artık onlardan kim sana tâbî olursa, o zaman muhakkak ki sizin cezanız, eksiksiz bir ceza olarak cehennemdir.”
17/İSRÂ-64: Vestefziz menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve recilike ve şârikhum fîl emvâli vel evlâdi vaıdhum, ve mâ yaiduhumuş şeytânu illâ gurûrâ(gurûren).
“Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onları bağırarak yönlendir (cehenneme sevket). Evlâtlarında ve mallarında onlara ortak ol. Ve onlara (yalan şeyler) vaadet.” Şeytanın vaadettikleri gurur (aldatma)dan başka bir şey değildir.
            İnsanın kendisinden faziletli olmasına haset eden ve Hz. Âdem önünde secde etmeyi gururuna yediremeyerek lanete uğrama felaketine düşen İblis, Âdem (A.S)’a ve Âdemoğularına ebedî düşman oldu. Onları doğru ve hak yoldan saptırarak Allahû Tealâ’ya karşı isyan ve felakete sürükleme hilesine başladı.

Üstün olan neden insandır?
  1. Allahû Tealâ yerlerde ve göklerde neyi yarattıysa hepsini insan için yarattığını söylüyor, bu sebeple insan üstündür.
  2. Allahû Tealâ insandan başka yarattığı bütün mahlûkatına insana secde emrini verdiği için insan üstündür.
  3. Bütün mahlûkat insan için yaratılmış olmasına karşılık insan Allah için yaratıldığı cihetle insan üstündür.
  4. Allah'tan gelmiş ve tekrar Allah'a dönecek olan Allah'ın ruhu sadece insanda olduğundan insan üstündür.
45/CÂSİYE-13: Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne).
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.



2/BAKARA-156: Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O’na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O’na döneceğiz (ulaşacağız).” derler. 

İblis, Allah'ın huzurunda Allah'ı görmüştü, kalp gözü açıktı. Allahû Tealâ ona ilimleri öğretmişti. Allahû Tealâ, Âdem (A.S)'ı vücuda getirinceye kadar Allah'ın katında kıymetli bir mahlûktu. İblis, Âdem (A.S)'ı kıskandı. Kendisinin de bütün şeytanların da cinlerin de Âdem (A.S) için yaratıldığı hakikati onu fena halde çarptı ve kibri bunu kabul etmedi. Daha sonra "ben ondan üstünüm onun önünde secde etmem" dedi. Allahû Tealâ da huzurundan kovarak ona aşağı inmesini emretti. Demek oluyor ki, o zamandan beri, iblis insanların çoğunu yoldan çıkarmak için çalışıyor; sadece şükredenler, yani hikmet sahipleri onun dalâletinden tam beri olup, dalâlete düşmüyorlar. Hidâyete ulaşanlar dalâletten kurtuluyorlar. Ama ihlâsa kadar şeytan onların üzerindeki zulmâni telkinini devam ettiriyor. Onun için dalâletten tam kurtulma hali ihlâsta oluşabilir. İhlas sahipleri şükür kademesindedir. Bu, aynı zamanda, hikmet sahibi olmaktır. Buradaki şükür sahipleri kendilerine hikmetin öğretildiği kişilerdir.

31/LOKMÂN-12: Ve lekad âteynâ lukmânel hikmete enişkur lillâh(lillâhi), ve men yeşkur fe innemâ yeşkuru li nefsih(nefsihî), ve men kefere fe innellâhe ganiyyun hamîd(hamîdun).
Ve andolsun ki Lokman’a hikmet verdik ki, Allah’a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse (inkâr ederse), o taktirde muhakkak ki Allah; Gani’dir (kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur), Hâmid’dir (hamdedilen).

2/BAKARA-269: Yu’til hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ(kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
(Allah) hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse böylece ona çok hayır verilmiştir. Ve ulûl’elbabtan başkası tezekkür edemez. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.