12 Temmuz 2016 Salı

28 Basamak

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
İslâm 28 basamaktan oluşan bir merdivendir.
Birinci Yedi Basamak
1. BİRİNCİ YEDİ BASAMAK
1.1- BİRİNCİ BASAMAK
28 basamaktan oluşan İslâm merdiveninin ilk basamağında, bütün insanlar olayları yaşarlar:
2/BAKARA 216: Kutibe aleykumul kitâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrahû şey’en ve huve hayrun lekum, ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Savaş, o sizin için kerih olsa da (hoşunuza gitmese de) üzerinize farz kılındı. Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerdir. Ve (bütün bunları) Allah bilir, siz bilmezsiniz.
1.2- İKİNCİ BASAMAK
İnsanlar olayları değerlendirirler. Olayları değerlendirirken kişi kimliğini ortaya koyar. Allahû Tealâ hep kalbe bakar, o kalpten acaba Allah’a ulaşmayı dilemek gelecek mi diye? Allah’ın hepinizden beklentisi, Allah’a ulaşmayı dilemenizdir. Kur’ân en açık şekilde ortaya koymaktadır ki; Allah’a ulaşmayı dilemeyen bir kişinin, cehennemden kurtulması mümkün değildir:
10/YÛNUS 7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.
10/YÛNUS 8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).
Allah’a ulaşmayı dilemeyen bir kişi için herşey bitmiştir. O kişinin ne cennet saadetini ne dünya saadetini yaşaması mümkün değildir. Allah’a ulaşmayı dilemedikçe kurtuluşu söz konusu değildir. Kaybettiği dereceler kazandığı derecelerden daima fazla olacak, gideceği yer mutlaka cehennem olan bir insan olarak kalacaktır. İki nev’i insan vardır:
A- Mü’minler: Allah’ın dostlarıdır, âmenû olanlardır. Allah’a ulaşmayı diledikleri andan itibaren mü’min olmuşlar, kurtuluşa ermişlerdir.
B- Kâfirler: Allah’a ulaşmayı dilememişler ve küfürde kalmışlardır. Kurtuluşları mümkün değildir, tagutun dostlarıdırlar.
1.2.1- ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEYENLER
1- Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişi küfürdedir.
2/BAKARA 257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır.
34/SEBE 20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mu’minîn(mu’minîne).
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.
2- Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişi dalâlettedir.
13/RA'D 17: Enzele mines semâi mâen fe sâlet evdiyetun bi kaderihâ fahtemeles seylu zebeden râbiyâ(râbiyen), ve mimmâ yûkıdûne aleyhi fîn nâribtigâe hılyetin ev metâın zebedun misluhu, kezâlike yadribullâhul hakka vel bâtıl(bâtıle), fe emmâz zebedu fe yezhebu cufâen, ve emmâ mâ yenfaun nâse fe yemkusu fîl ard(ardı), kezâlike yadrıbullâhul emsâl(emsâle).
Semadan su indirdi. Böylece vadiler takdir edildiği kadar sel oldu aktı. Ve sel, üste çıkan köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya meta (eşya) yapmak isteyerek ateşte yakılan (eriyen) şeylerden (madenlerden) de, üzerlerinde onun gibi köpük oluşur. Allah, işte böylece hak ve bâtıla misal verir. Sonra köpük çözülüp, dağılarak gider. Fakat insanlara faydası olan şeyler, böylece yeryüzünde kalır. Allah, işte böyle misaller verir.
10/YÛNUS 7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.