12 Temmuz 2016 Salı

28 Basamak VIII

2.7.1.4- DÖRDÜNCÜ Nİ’MET
Kişinin ruhunun vücudundan ayrılıp Sıratı Mustakîm’e ulaşmasıdır.
78/NEBE 39: Zâlikel yevmul hakku, fe men şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran (yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.
2.7.1.5- BEŞİNCİ Nİ’MET
Kişinin nefsinin, 7 kademede tezkiyeye başlamasıdır.
1- Emmare (Yusuf-53), kişi, nefsinin emrindedir.
2- Levvâme (Kıyame-2), kişi, nefsini kınamaya başlar.
3- Mülhime (Şems-8), kişi, şeytandan ve Allahû Tealâ’dan ilham alır.
4- Mutmainne (Fecr-27, Rad-28), kişi, Allah’ın verdikleri ile doyuma ulaşır.
5- Radiye (Fecr­28), kişi, Allah’tan razı olur.
6- Mardiyye (Fecr­28), Allahda ondan razı olur.
7- Tezkiye (Fatır-18), kişinin, nefsi tezkiye olur.
Kişinin nefsi, yaptığı zikirle tezkiyeye başlar. Allahû Tealâ’nın katından rahmetle fazl ve rahmetle salâvât, kişinin göğsüne gelir. Göğsündeki Allah’ın yardığı yarıktan girerek kalbe ulaşır. Kalbin içine önce rahmetle fazl gelirken 14. basamakta buna rahmetle salâvât da ilâve edilir. Daha evvelki kademelerde salâvât alınamaz.
2/BAKARA 156: Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O’na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O’na döneceğiz (ulaşacağız).” derler.
2/BAKARA 157: Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul muhtedûn(muhtedûne).
İşte onlar (dünya hayatında Allah’a mutlaka döneceklerinden emin olanlar) ki Rab’lerinden salâvât ve rahmet onların üzerinedir. İşte onlar, onlar hidayete ermiş olanlardır.
2/BAKARA 46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.
14. basamakta Allah’ın rahmeti ve fazlı ile Allah’ın rahmeti ve salâvâtı zülmanî kapının üzerine kadar Rabbanî kapının üzerindeki mührü iterler. Sonsuz bir şekilde gelip mührün üzerine baskı yapan rahmetle fazl ve rahmetle salâvât nurları mührü aşağı kadar İterler, zülmanî kapıyı kapatırlar. Zikir boyunca o kişinin kalbinin Kapısını zülmanî kapıya kadar ulaşan mührü orada tutan kuvvet, zikir sebebiyle fazlın ve salâvâtın mührün üzerine baskı yapmasıdır. Ve şeytanın karanlıkları topraktan, ayaklarından, bacaklarından, kalbin alt kapısından kişinin kalbine girecekken mühür kalbi kapalı tuttuğu için kalbe karanlıklar giremezler. Zikir boyunca gelen rahmetle fazl, rahmetle salâvât nurları kalbi tamamen kaplayacağı için mevcut karanlıklar da kalbi terk etmek mecburiyetindedirler. Kalpte rahmet %2 yerleşmiştir, daha fazla rahmet kalbe yerleşemez. Artık fazıllar yerleşmeye başlar. Bu rakam %98’e kadar yükselecektir. Çünkü fazıllar bir manyetik alanın sahibidir. Salâvât ve rahmet nurları böyle bir dizayna sahip değildir. Fazıllar kalbe yazılan îmân kelimesinin zıddı olan kutbu temsil ederler. İki kutup birbirini çekeceği için, kalbin duvarı üzerine yazılan îmân kelimesine fazıllar yapışmaya ve o kişinin kalbinde süratli bir fazl birikmeye başlar. 5-6 aylık bir zaman zarfında o kişinin nefsinin kalbindeki fazıllar mutlaka %49’a çıkar. Bu süreyi 3 ayda tamamlayanda daha aşağı bir devrede tamamlayanda vardır. Bu, kişinin kalbinin halisliğine, saflığına bağlı bir durumdur. Kişinin nefsinin kalbinde ne zaman fazıllar %7 olursa ruh zemin kattan birinci kata kadar çıkacaktır ve devamı da gelecektir. Fazıllar zikir boyunca gelir, nefsin kalbine yerleşirler ve devamlı artarlar. Zikir bittiği zaman her şey durur. Allah’ın katından gelen rahmet ve fazl, rahmetle salâvat nurlarını oraya çeken davet zikirdir. Sadece zikrin titreşim sayısı, şifreleri ifade eder; kalbe rahmetle fazılları ve rahmetle salâvâtı davet eder. Zikir yoksa bu olay yoktur. Rahîm esması olmasaydı hiç olmayacaktı. Kişinin kalbine giren rahmet fazl ve rahmet salâvât nurları zikir yoksa gelmemeye başlar. Gelmeyince zülmanî kapıyı örten mührün üzerindeki baskı artık yoktur. Aşağıdan şiddetle bastıran karanlıklar, nefsin afetleri mührü yukarıya doğru sürerler ve kalbi yeniden işgal ederler. Ama dikkat edin ki fazılların kapladığı alanı, kapladığı hacmi, onlar yeniden işgal edemezler; çünkü fazıllar sımsıkı îmân kelimesinin etrafında kenetleneceklerdir. Manyetik alan sebebiyle, karanlıkların, afetlerin onları oradan atması imkânsızdır. Kişi ertesi gün yeniden zikre başlayıncaya kadar onlar oradan atılmayacaklardır. Ertesi gün kişi tekrar zikre başlayacak, o zaman yeniden aynı şeyler olacaktır. Nefsin kalbine fazl rahmet ve rahmet-salâvât nurları girecektir. Fazıllar gene îmân kelimesinin etr afında yapışmaya devam edecektir. İkinci bir %7, üçüncü bir %7, dördüncü bir %7 fazl birikimi gerçekleştikçe kişinin nefsinin kalbi fazıllarla dolacaktır. Ne zaman %49 fazl olursa %2 rahmetle beraber nefsin kalbi %51nurlarla dolacaktır. Nefsin kalbine, rahmetle fazl ve rahmetle salâvât nurlarının yerleşmesinin bir başka adı nefs tezkiyesidir. Ruh, Allah’a ulaşmak üzere Sıratı Mustakîm’e vasıl olarak devrin imamının dergâhına ulaşmıştır. Nefs de tezkiye olmaya başlamıştır.
2.7.1.6- ALTINCI Nİ’MET
Kişinin fizik vücudunun nefs açısından şeytana kul olmaktan kurtulmaya ve Allah’a kul olmaya başlamasıdır:
13/RA'D 36: Vellezîne âteynâhumul kitâbe yefrahûne bimâ unzile ileyke ve minel ahzâbi men yunkiru ba’dahu, kul innemâ umirtu en a’budallâhe ve lâ uşrike bihî, ileyhi ed’û ve ileyhi meâbi.
Kendilerine kitap verilenler sana indirilene sevinirler. Gruplardan, onun bir kısmını inkâr edenlere şöyle de: “Ben, sadece Allah’a kul olmakla ve O'na şirk koşmamakla emrolundum. Ben, O’na davet ederim ve dönüşüm O’nadır (meabım, sığınağım, dönüş yerim O’dur).”
2.7.1.7- YEDİNCİ Nİ’MET
Kişinin iradesinin güçlenmeye başlamasıdır.
33/AHZÂB 43: Huvellezî yusallî aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum minez zulumâti ilen nûr, ve kâne bil mu’minîne rahîmâ(rahîmen).
Sizi (nefsinizin kalbini), karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize salâvât (vasıtasıyla nur) gönderen, O ve O’nun melekleridir ki O, mü’minlere Rahîm(dir). (Rahîm esmasıyla tecelli eden).
Nefsin afetleri devamlı azalarak yerlerini fazıllara teslim ederler. Bu standart devam ettiği sürece kişinin nefsinin kalbinde fazıllar yerleşir. Afetler azaldığından, afetleri kontrolü altında tutmak mecburiyetinde olan irade için karşısındaki düşmanın sayısı azalmıştır ve devamlı bir güçlenme söz konusudur. İlk 7 bas amak, âmenû olmak, Allah’a ulaşmayı dilemektir. İkinci 7 basamak, Allah’a yönelmenin ikinci safhasıdır ama âmenû olmanın bittiği, yönelmenin tamamen hükümran olduğu bir devredir. Henüz ruh vücuttan ayrılmamıştır. Ruh vücuttan 14. basamakta ayrılır. Ve 21. basamağa kadar olan devre ruhun Allah’a ulaşma devresidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.