12 Ekim 2015 Pazartesi

YUNUS EMRE - II- ŞİİRLERİ

YUNUS EMRE 
- II- 
ŞİİRLERİ


 “Ne varlığa sevinirim,
Ne yokluğa yerinirim,
Hep seninle avunurum,
Bana seni gerek seni …”

·        İnsanı kesinlikle huzura ve saadete ulaştıran Allah’ın zikridir.

Allahû Teâla Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

13/RA’D-28:Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).
Onlar, âmenûdurlar ve kalpleri, Allah'ı zikretmekle mutmain olmuştur. Kalpler ancak; Allah'ı zikretmekle mutmain olur, öyle değil mi?

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V): “Benim gözlerim uyur ama kalbim uyumaz.” buyurmuştur.

Allahû Teâla Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

3/ALİ İMRAN-190 :İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin liulîl elbâb(ulîl elbâbı).
Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulûl elbab için elbette âyetler (deliller) vardır.

Onlar ki otururken, ayaktayken yanüstü yatarken hep Allah’ı zikrederler.


·        İman insanı insan eder ve de insanı sultan eder.

29/ANKEBUT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah'ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.


7 kademede nefsini tezkiye ettikten sonra, nefs tasfiyesi ile ancak 21. basamakta insanoğlu insan olur ve kim nefsini tasfiye ederse mutlaka bu aleme sultandır. İşte İnsanı Kamil! Bu alemde sultan olan kişidir.
Taptuk Emre ile sultan olabilen Yunus Emre’nin bu kemalet basamaklarını, 28 basamağı nasıl aştığını şimdi dörtlükleri ile görelim:

Evvel emirde olaylar vardır. Olayların bizler üzerinde bıraktığı tesir; 2. basamağı oluşturur.
Ve vereceğimiz karar ile Allah’a ulaşmayı dilemek; 3. basamaktır.
4. basamakta; Allah’ın Rahim esması üzerimizde tesir eder.
5. basamakta; Allah kalbimizdeki hicab-ı mestureyi kaldırır.
6. basamakta; Allah kulaklarımızdaki vakrayı kaldırır.
7. basamakta; Kalbimizdeki ekinneti kaldırır ve biz âmenû oluruz.


Yunus Emre’nin 1. Basamak ile ilgili dörtlüğü:

“İlim hep göz icabıdır,
Dünya ahiret hesabıdır,
Kitap tek aşk kitabıdır.
Bu okunan ya rabb nedir?”

·        Allah’ın yoluna girmek gerçekten aşk ve sevgi ile olur.

Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) bir hadîs-i şerifinde: “Bir insanın ilmi artıyor, hidayeti artmıyorsa o Allah’dan uzaklaşıyor.” Buyurmuştur.
Ve kıyamet günü en şiddetli azaba duçar olan, ilmi kendisine fayda vermeyen âlimlerdir.

2. basamakta Yunus Emre şöyle buyuruyor:

“Bu dünya kimseye kalmaz payidar,
Aç gözünü canını uyar.
Oldur bana yoldaşu yar,
Gel dosta gidelim gönül”

Bu dünyaya meyleden gönlümüzü Yunus Emre uyarıyor. Diyor ki; aç gözünü canını uyar. Can nefsimizi ifade ediyor. Aç gözünü, nefsini uyar, bu dünya kimseye kalmaz payidar. Yani kişinin dünyaya meyletmesi aslında akılsızlıktır.

3. basamakta Yunus Emre şöyle buyuruyor:

“Burda dahi verdin bize,
Ol huriyi cüftü helal,
Ondan dahi geçti arzum,
Arzum sana varmak için…”

“Ehli dünya dünyada,
Ehli ukba, ukbada,
Her birisi bir sevda da
Bana Allah’ım gerek…”

Nefsinin isteklerinden vazgeçen Yunus Emre, ruhunun arzusuna uyarak “Allah’a ulaşmayı diliyorum. Azmim sana kaçmak. Ben Sen’i diliyorum Yarabbi” diyor.

“Cennet cennet dedikleri ,
Birkaç melek,birkaç huri,
İsteyene ver onları,
Bana seni gerek seni”

4. basamak için Yunus Emre:

“Şeriat ehli ırak,
Eremez bu menzile,
Ben kuş dili bilirim,
Söyler Süleyman bana.”

Allahû Teâla Rahman esması ile tecelli ediyor. Şeriat ehli için bu söylemiş olduğum menzil çok uzak. Eremez bu menzile şeriat ehli… Ben kuş dili, Kur’ân-ı Kerim’i bilirim. Kur’ân-ı Kerim’e uymayan bir yol, Resûl’ün sünnetine dayanmayan bir tatbikat asla doğru değildir.

5. basamak için Yunus Emre:

“Gözüm seni görmek için,
Elim sana ermek için,
Ben canımı yolda koydum,
Yarın seni bulmak için…”

Allahû Teâla, nasıl kalbindeki hicab-ı mestureyi alıyorsa, o da nefsini bırakıyor.

6. basamak için Yunus Emre:

“Senden gelir cevru cefa,
Ben ahu vah etmeyeyim,
Düşmüşem aşkın oduna,
Yanıp nice tütmeyeyim.”

·        Nefsin bize çıkardığı her türlü engeli aşmak istiyorsak, Allah’a olan sonsuz sevgimizin bize hakim olması lazım.

7. basamak için Yunus Emre:

“Kendi bilişiyle kişi,
Hiç erişemez menzile,
Allah’a eremez kalır,
Er eteği tutmayınca.”

·        Bir yol göstericiye tâbî olmayınca, kesinlikle vaad edilen kemal menziline, insanın tek başına ulaşması hiç kimse için müyesser değildir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) bir hadîs-i şerifinde: “Benim mürebbim olmasaydı, (benim yol göstericim olmasaydı) ben de Rabbim’e arif olamazdım.” buyurmuştur.

8. basamak; kalbe hidayet konulması:

64/ TEGÂBUN-11: Mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâh(bi iznillâhi), ve men yu'min billâhi yehdi kalbeh(kalbehu), vallâhu bikulli şey'in alîm(alîmun).
Allah'ın izni olmadıkça bir musîbet isabet etmez. Ve kim Allah'a îmân ederse (âmenû olursa), (Allah) onun kalbine ulaşır. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.


Yunus şöyle söylüyor:
“Can gözü onu gördü,
Dil ondan haber verdi,
Can içinde oturdu,
Gönlümüzü şad eyledi.”

9. basamak;

50/KAF-33: Men haşiyer rahmâne bil gaybi ve câe bi kalbin munîbin.
Gaybda Rahmân'a huşu duyanlar ve münib (Allah'a ulaşmayı dileyen) bir kalple (Allah'ın huzuruna) gelenler (için).


Yunus Emre:
“Şükür minnet ol Allah’a,
Gönlümüzü şad eyledi,
Kafesteki kuşta canım,
Kaygıdan azat eyledi.”

Nefsimizin kalbini Allahû Teâla kendisine çeviriyor.

10. basamak;

6/EN’ÂM- 125:Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah'a) teslime (İslâm'a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü'min olmayanların üzerine azap verir.

Allahû Teâla, kimi hidayetine ulaştırmak isterse onun göğsünden kalbine rahmet yolu açar.
Yunus Emre:
Dağa düşer, kül eyler,
Gönüllere yol eyler,
Sultanları kul eyler,
Hikmetli nesnedir aşk.”

Resûl’e:  “Sadrın şerh edilmesi ne demektir?” diye sorarlar.
Resûl: “Kalbe nurun girmesi demektir.” diye cevaplar.

11. basamak;

39/ZUMER-22:E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbih(rabbihi), fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâh(zikrillâhi), ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).
Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah'a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir nur üzere olur, değil mi? Allah'ın zikrinden kalpleri kasiyet bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlet içindedirler.


Yunus Emre  şöyle söyler:

“Varlı çün sefer kıldı,
Dost andan bize geldi,
Viran gönül nur doldu,
Hikmetli nesnedir aşk.”

Ancak sadrın şerh edilmesiyle birlikte Allah dediğimiz zaman o karanlıklar kalbimizden çıkıyor.
“Çün sefer kıldı
Dost andan bize geldi,
Viran gönül nur doldu,
Cihanım yağma olsun”

Dost; rahmettir ve rahmet kalbimize girmeye başlıyor. “Viran gönül nur dolu”,  nefsimizin kalbi nur dolmaya başlıyor.

12. basamak;

2/BAKARA-45:Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne).
(Allah'tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah'a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.


Yunus Emre  şöyle söyler:

“Ya elim  kaldır beni,
Ya varına erdir beni,
Çok ağlattın güldür beni,
Gel dosta gidelim  gönül.”

Burada kişi yol göstericisini arıyor.

13. basamak;
Yunus Emre:
“Gerçek erene varalım,
Hakkın haberini soralım.
Taptuk Emre’ye varalım,
Gel gidelim dosta gönül”

14. basamak
Yunus Emre:

“Yunus eydir aşık oldun,
Maşukun derdinden öldüm,
Gerçek erin kapısında,
Ömrümü harc etmeye geldim.”

Hacet namazı ile yol göstericisini Allah’dan soran Yunus Emre’ye Allah Taptuk Emre’yi gösteriyor. Hacı Bektaş Velî: “Anahtarın bende değil, anahtarın Taptuk Emre’de” demişti. 40 yıl onun kapısında kesinlikle irşadı gerçekleştiriyor.

15. basamak: NEFS-İ EMMARE
Yunus Emre:
“Nice bir besliyesin
Bu kadı ile kameti,
Düştün dünya zevkine
Unuttun kıyameti”

Bu basamakta kişi halen dünya zevkine düşüyor.

16. basamak: NEFS-İ LEVVAME

“Yazığım çok, günah öküş.
Yürür idim dünya da boş
Ettiklerimin hesabını
Varıp ondan sorayım.”

Dünyada insan, aylak aylak boş gezdiği zaman nefsinin talebine uyuyor.

17. basamak: NEFS-İ MÜLHİME

“Gördüm diyen, gören değil,
Bildim diyen bilen değil,
Gören odur, bilen odur,
Aşka esir olan benim.”

18. basamak: NEFS-İ MUTMAİN
Bu basamağı geçtikten sonra

89/FECR-27:Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!

19. basamak: NEFS-İ RADİYE

Yunus Emre şöyle buyuruyor:

“Allah olacak kaazi
Bizden ola mı razi,
Görüp habibim bizi,
Şafi olam ya Rabb.”

Görülüyor ki gerçekten bir insan Rabbinden razı olduğu zaman ancak, Allah da ondan razı olur.

20. basamak: NEFSİ MARDİYE

“Artık kimseden korkma,
Gönlümü bir zerre kayırma,
Korktuğumla dost oldum
Ben artık kimden korkam.”

Allah ondan razı olmuş, o da Allah’dan razı olmuşsa artık kimseden korkmaz…

89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Rabbine dön (Allah'tan) razı olarak ve Allah'ın rızasını kazanmış olarak!

21. basamak: NEFS TEZKİYESİ

35/FÂTIR-18:Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in ted’u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu şey’un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salâh(salâte), ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsih(nefsihî), ve ilâllâhil masîr(masîru).
Ve yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir şey yükletilmez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. Ve dönüş (varış) Allah'adır (Nefs tezkiyesi ile ruh Allah'a döner, ulaşır).

Yunus Emre şöyle sesleniyor:
 
  “Al gider benden benliği,
    Doldur içme şenliği,
    Dirliğinde öldür beni,
    Varıp anda ölmeyeyim.”

22. basamak: FENA MAKAMI

“Tanrı için ey uslular
Gönlüm bana buluverin.
Vardı dost ile buluştu,
Bana geri boyun vermez”
           
   Yunus Emre ruhunu Allah’a ulaştırmış, Allah’da fani olmuş.

23. basamak: BEKA MAKAMI

6/EN’ÂM-127:Lehum dârus selâmi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Rab'lerinin katında onlar için selâm yurdu (teslim yurdu) vardır. Yapmış olduklarından dolayı, O (Allah), onların dostudur.


Yunus Emre indi ilâhi de oluşunu şöyle açıklamış:

 “Benden benliğim gitti,
Hep mülkümü dost tuttu.
La mekana kavm oldum,
Mekanım yağma olsun”

“La mekan”,  mekansızlık,  Haşr Meydanı

24. basamak: ZÜHD MAKAMI

12/YÛSUF-20: Ve şerevhu bi semenin bahsin derâhime ma’dûdeh(ma’dûdetin), ve kânû fîhi minez zâhidîn(zâhidîne).
Ve onu (Yusuf'u), az bir fiyatla, birkaç dirheme sattılar. Çünkü; ona karşı zahidlerden idiler.

Zühd makamı zikrin günün yarısını aştığı, kişinin dünya metaına değilde zikre itibar ettiği makamdır.
Yunus Emre zikir ile ilgili olarak şöyle söyler:
  
“Dünü gün ederdim zikir,
  Kılar idim Hakk’a şükür,
  Ecel erdi bizi okur,
  Esenlendim dünyam seni.”

25. basamak: FİZİK BEDENİN TESLİMİ

4/NİSÂ-125:Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen). Vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ(halîlen).
Ve hanif olarak Hz. İbrâhîm'in dînine tâbî olmuş ve vechini (fizik vücudunu) Allah'a teslim ederek muhsin olan kimseden, dînen daha ahsen kim vardır. Ve Allah, Hz. İbrâhîm'i dost edindi.

İşte o kişi fizik vücudunu (vechini) Allah’a teslim edip, muhsinlerden olmuştur. Ondan daha ahsen kim vardır.

Yunus Emre:
  “Yüzbin eğer cev-ü cefa
   Uğrar ise suretime
   Hiç eksilmez sadıklığım
   Cümlesin yur seni sevmek”

Kalbinin % 90’nı zikirle, nurla dolmuştur.

26. basamak; ULÛL ELBÂB MAKAMI

3/ÂLİ İMRÂN-191:Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı).
Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru.


Rabbi ona yerlerde ve göklerde olanların sırrını vermiştir.
Yunus Emre:
“Hamdü şükr-ü Allah ile
Vasfı Kulhuvallah ile
Daima zikrullah ile
Çağırayım Mevlam seni”

“Meydanımız meydan oldu
Canlarımız hayran oldu
Her dem arşa seyran oldu
Hazret oldu revanımız.”

27. basamak:  İHLÂS MAKAMI:

Nefsin bütün afetlerinin hasletlere dönüştüğü, kişinin iç dünyasında da, dış dünyasında da sulh ve sükûn yaşadığı, tamamen sevgiyle dolduğu makam…

98/BEYYİNE-5: Ve mâ umirû illâ li ya’budûllâhe muhlisîne lehud dîne hunefâe ve yukîmûs salâte ve yu’tûz zekâte ve zâlike dînul kayyimeh(kayyimeti).
Ve onlar, Allah için hanifler olarak dînde halis kullar olmaktan (nefslerini halis kılmaktan) ve namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten başka bir şeyle emrolunmadılar. İşte kayyum dîn (kıyâmete kadar devam edecek dîn) budur.


Yunus Emre:
    “Hayra döndü benim işim,
    Endişeden azat başım,
    Nefsimin başını kestim
    Kanatlandım uçar oldum.”

   “ Nefsini Müslüman eden
    Hak yolun doğru varır,
    Yarın ona ulaşır
    Muhammed şefaati.”

28. basamak: SALAH MAKAMI

Bu makamda, seher vakti Allahû Teâla, o kişiyi Nasuh Tövbesi’ne davet eder ve irşadla görevlendirir.

66/TAHRÎM-8:Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr(kadîrun).
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O'nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kaadirsin.” derler.

Yunus Emre dizelerinde şöyle der:

“Yunus gel aşık isen tövbe eyle
Nasuha tövbe ucu kutlu oldu”

Rabbimiz bu makamda ki kişiye cemalini gösterir.
Koca Yunus bunu da aşağıdaki dizelerde çok güzel ifade etmiştir.
 
“Eğer aşka erdin ise,
Can-ü gönül verdin ise,
Dostun ayan gördün ise,
Bu varlığı bırak nedir”

“Ben bu dem seni gördüm,
Nicesi sabr eylemeyem,
Seni bir görmekliğe,
Müştaktır cümle alem.”

“Gel tanışık idelum,
İşin kolayını tutalım,
Sevelim, sevilelim
Dünya kimseye kalmaz”

“Biz sevdik aşık olduk,
Sevildik maşuk olduk.
Her dem yeni dirlikte,
Sizden kim usanası”


 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.