6 Ekim 2015 Salı

AHMET YESEVÎ - II - DİVÂN-I HİKMET’TE 7 SAFHA VE 4 TESLİM

AHMET YESEVÎ - II -

DİVÂN-I HİKMET’TE 7 SAFHA VE 4 TESLİM
Giriş:

Halk arasında ‘Kâlû bela günü’ olarak bilinen kavrama kısaca bir göz atalım:

(A’râf-172)
“e lestu birabbikum: Ben sizin Rabbiniz değil miyim?”
kâlû: Dediler ki;
belâ: Evet.”

Hepimiz oradaydık ve hepimiz Allahû Teâlâ’ya “Evet.” dedik. Bunun hiç istisnası yok, ezeldeki herkes oradaydı ve Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna herkes cevap verdi. “Evet, Sen bizim Rabbimizsin.”
Onun üzerine Allahû Tealâ buyurdu ki: “Ben sizin Rabbiniz olduğuma göre,
Ey nefsler! Ben sizlerden yemin istiyorum, Bana teslim olacağınıza dair. Yani nefsinizdeki bütün afetleri yok edeceğinize dair, tasfiye olacağınıza dair.
Ey fizik vücutlar! Sizlerden ahd istiyorum; Bana teslim olacağınıza, teslim olarak Benim kulum olacağınıza dair.
Ey ruhlar! Sizlerden de misak istiyorum; Bana fizik vücudunuz hayattayken geri dönüp Benim Zat’ımda yok olmanız için, ifna olmanız için.” 
İşte böyle bir dizaynla Allahû Teâlâ bizim üç vücudumuza da sesleniyor ve diyor ki: “Sözlerimi işittiniz mi?” Hepimiz Allahû Teâlâ’ya, “İşittik.” diyoruz. Allahû Tealâ da buyuruyor ki: “Öyleyse itaat edin.”

Kur’ân-ı Kerîm’de bu konunun âyetleri şunlardır:

7/A'RÂF-172: Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”

5/MÂİDE-7: Allah’ın, sizin üzerinizdeki ni’metini ve: “İşittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misâkınızı hatırlayın. Allah’a karşı takvâ sahibi olun, Muhakkak ki O, göğüslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.

36/YÂSÎN-60/61: Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır. Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.

Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’te bu konudaki hikmetleri şunlardır:

(2. Hikmetten)
Önce “Elestû birabbikum?” dedi bil Hakk
“Kalu bela” dedi ruhum, aldı ders 
“Hak Mustafa oğul” dedi bilin mutlak
O sebepten altmış üçte girdim yere

(47. Hikmetten)
O “elestü birabbiküm” dediğinde
“Kalu bela” dediğimi bilemezdim
“Vema diniküm” diyerek yine sorduğunda
“Dinim İslam” dediğimi bilemezdim

(47. Hikmetten)
Allah’ımdan yine üç defa geldi hitap
Mümin ruhlar “Rabbimsin” deyip verdi cevap
Cevap vermeyeni kafir eyledi Azim Vehhab
Ben de cevap verdiğimi bilemezdim


1.     Safha: Allah’a Ulaşmayı Dilemek

Kur’ân-ı Kerîm’de 1.safha; Allah’a ulaşmayı dilemek konusunun âyetleri şunlardır:

10/YÛNUS-7/8: Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır. İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).

30/RÛM-31: O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’te bu konudaki hikmetleri şunlardır:

( 11. Hikmetten )
Ey habersiz Hakk’â gönül yürütmedin
Dünya haram ondan gönül soğutmadın
Nefsden geçib Allah’a doğru yönelmedin  
Bu nefs için ağlamaklı ve şaşkın oldum ben işte

Kur’ân-ı Kerîm’de 1.safha; Allah’a ulaşmayı dilemek konusunun diğer âyetleri şunlardır:

2/BAKARA-186: Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).

Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’te bu konudaki hikmetleri şunlardır:

İcabet Sen’den ve başvurmak bendendir
Ey İlah-ı Zül-celal bütün hacetlerde
İlâhî hacetimi Sen kolaylaştırır
Kerim’sin lutfiyle derdime deva eyle

Asi kulunun Sen her hacetini ver
Bu devasız derdliye Sen deva ver     
 
 
2.     Safha: Mürşide Tâbiî Olmak ( Mürşide Kavuşmak)

Kur’ân-ı Kerîm’de 2.safha; Mürşide tâbiî olmak (Mürşid Farzdır) konusunun âyetleri şunlardır:

1/FÂTİHA-5: (Allah’ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.

5/MÂİDE-35: Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.

16/NAHL-9: Ve sebîllerin (dergâhlardan Sıratı Mustakîm’e ulaşan bütün yolların yani mürşidlerin) tayini, Allah’ın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O dileseydi, sizin hepinizi hidâyete erdirirdi.

25/FURKÂN-70: Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).

Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’te bu konudaki hikmetleri şunlardır:

                            (9. Hikmet’ten)
Bir gün senin ömrünün yaprağı sararınca
Ecel gelmeden tevbe eyle ey cahil
Meğer sana rahmet eyleye Azim Yezdan
O sebepten Hakk’tan korkup kabre girdim

(21. Hikmet’ten )(Fatiha:5)
Yola girdim dostlar halim harap Yolsuz
Halktan sorsam hiç kimse vermez bana cevap
Halık`ımsın yol göster bana yüce Yaradan
Elimi tutup yola koy Ente’l-Hadi”

(22. Hikmet’ten)(Fatiha:5)
Cevabı ondan dileyip eyle dua
İhtiyacını hazır eyleyince ihtiyaç gideren
Rahmet deryası dolup taşar yetse furat
Elimi tutup yola koy “Ente’l-Hâdi”

Kur’ân-ı Kerîm’de 2.safha; Mürşide tâbiî olmak (Mürşid Farzdır) konusunun diğer âyetleri şunlardır:

12/YÛSUF-53: Ve ben, nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam). Muhakkak ki nefs, mutlaka sui olanı (şerri, kötülüğü) emreder. Rabbimin Rahîm esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim, mağfiret edendir (günahları sevaba çevirendir). Rahîm’dir (rahmet nurunu gönderen ve merhamet edendir).

Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’te bu konudaki hikmetleri şunlardır:

 (22. Hikmet’ten)
“Ente’l-Hâdi Ente’l-Hakk” Allah’ın zikri
Hakk zikrini söyle dinmeden olasın uyanık
Rahim Mevlam nazar kılsa olur ansızın
Elimi tutup yola koy “Ente’l-Hadi”

(26. Hikmet’ten)
Rahim Mevlam rahmi ile yad eylese
Ne yüz ile Hazret’ine varayım ben işte
Tövbe ederek eğri yoldan doğruya dönüp           
Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte


        
Mürşid-i kamil hizmetin de gidip yürüdüm
Hizmet kılıp göz yummadan hazır durdum,
Yardım etti, Şeytanı kovalayıp sürdum;
Ondan sonra kanat çırpıp uçtum ben işte.

Nerde görsen gönlü kırık merhem ol
Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol
Mahşer günü dergâhına yakın ol
Ben benlik güden kişilerden kaçtım ben işte.



3.     Safha ve 1. Teslim: Ruh’un Allah’a Ulaşması


Kur’ân-ı Kerîm’de 3.safha ve 1. teslim; Ruh’un Allah’a Ulaşması konusunun âyetleri şunlardır:


13/RA'D-21: Ve onlar Allah’ın (ölümden evvel), Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O’na (Allah’a) ulaştırırlar. Ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

35/FÂTIR-18: Ve yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir şey yükletilmez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. Ve dönüş (varış) Allah’adır (Nefs tezkiyesi ile ruh Allah’a döner, ulaşır).

89/FECR-28: Rabbine dön (Allah’tan) razı olarak ve Allah’ın rızasını kazanmış olarak!

Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’te bu konudaki hikmetleri şunlardır

( 27. Hikmet’ten)
Kul Hoca Ahmed nefs dağından çıkıp aştı
Fenafillah makamına yakınlaştı
Yürek-bağrım coşarak kaynayıp taştı
Bu hal ile ağlayıp dua eyleyim sana

 ( 27. Hikmet’ten)
Kul Hoca Ahmed, nefsi teptim, nefsi teptim;
Ondan sonra cananımı arayıp buldum;
Ölmeden önce can vermenin derdini çektim
Bir ve varım, cemalini görürmüyüm.

Yer üstünde ölmeden önce diri öldüm
Altmışüç yaşta sünnet dedi işitip bildim
Yer altında canım ile kulluk eyledim
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Akıllı isen kabristandan haber al
Ben de şunlar gibi olmam deyip ibret al
“Ölmeden önce ölünüz”e göre amel eyle
Bu hadisi fikreyleyip öldüm ben işte.


Altmışüç yaşta sünnet oldu yere girmek
Resul için iki alem berbat edivermek
Aşıkların sünnetidir diri ölmek   
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Kul olsan sıkıntı çek gafil insan
Akıllı isen ganimetdir sana şu dem
Emanetdir aziz canın yürüme gamsız
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed



4.     Safha ve 2. Teslim: Fizik Vücudun Teslimi

Kur’ân-ı Kerîm’de 4.safha ve 2. teslim; Fizik Vücudun Teslimi konusunun âyetleri şunlardır:

3/ÂLİ İMRÂN-20: Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: “Ben ve bana tâbi olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah’a teslim ettik. O kitab verilenlere ve ümmîlere: “Siz de vechinizi (fizik vücudunuzu) (Allah’a) teslim ettiniz mi?” de. Eğer teslim ettilerse, o taktirde, hidayete ermişlerdir. Ve eğer yüz çevirirlerse, o zaman sana düşen sadece tebliğdir. Ve Allah, kullarını en iyi görendir.

4/NİSÂ-125: Ve hanif olarak Hz. İbrâhîm’in dînine tâbî olmuş ve vechini (fizik vücudunu) Allah’a teslim ederek muhsin olan kimseden, dînen daha ahsen kim vardır. Ve Allah, Hz. İbrâhîm’i dost edindi.

Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’te bu konudaki hikmetleri şunlardır:

Zahid eyledi yine birisini ibadet için
Zahid yine ibadet eylemiş rahat için
Huri-gılman, tuba dolu cennet için
Zahid cemal göreceğimi bilemezdim

Kırksekizde aziz candan, sikayetçi oldum;
Günah derdi sakat kıldı hasta oldum
O sebepten Hakk’tan korkup uyumaz oldum  
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

“Allah’ı çok zikredin” diye âyet geldi
Zikrin deyip ağlayıp yürüdüm ben işte.
Cemalini aşıklara vaad etti
Aşık yolunda canım verip yürürdüm ben işte.

Ellidörtte bedenlerimi ağlar eyledim
Mârifetin meydanında dolandım
İsmâil gibi aziz canımı kurban eyledim 
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?


5.     Safha ve 3. Teslim: Nefsin Teslimi (Ulul Elbab Makamı)

Kur’ân-ı Kerîm’de 5.safha ve 3. teslim; Nefsin Teslimi konusunun âyetleri şunlardır:

3/ÂLİ İMRÂN-190: Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulûl elbab için elbette âyetler (deliller) vardır.

3/ÂLİ İMRÂN-191: Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru.

4/NİSÂ-103: Böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken (yatarken), (devamlı) Allah'ı zikredin! Daha sonra güvenliğe kavuştuğunuz zaman, namazı erkânıyla kılın. Muhakkak ki namaz, mü'minlerin üzerine, “vakitleri belirlenmiş bir farz “ olmuştur.

Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’teki bu konudaki hikmetleri şunlardır:

Altmışiki yaşta Allah ışık saldı,
Baştan ayağa gafletlerim yok eyledi
Canım, gönlüm, aklım, şuurum ALLAH dedi
Bir ve varım cemalini görür müyüm.

(1. Hikmetten)
Sünnetlerini sıkı tutup ümmet oldum:
Yer altına yalnız girip nura doldum;
Hakk’a tapanlar makamına mahrem oldum,       
Bâtın mızrağı ile nefsi deştim ben işte.

(2. Hikmetten)
Zikrini tamam eyleyip döndüm Divâneye;
Hakk’tan başka birşey demeyip bilmeyene 
Mumunu arayıp çırak girdim pervaneye;
Kor ateş olup, kavrulup yanıp söndüm ben işte.

Her sabah vakti ses geldi kulağıma
“Zikr söyle!” dedi, zikrini söyleyip yürüdüm ben işte.
Aşıksızları gördüm ise, yolda kaldı;              
O sebepten aşk dükkanını kurdum ben işte.

Allah dedi “Çok ağlasan göresin Beni
Ağlayıp inlesen kulum deyip söyleyim seni  
Candan geçip beni isteyen aşık hani..."
İlham geldi gerçek kulağa aldım ben işte

Muhabbetin bahçesine bülbül gibi
Seherlerde feryad edip konasım gelir
O vakitde Allah’ımın cemalini
Mânâ gözü ile açıkça göresim gelir


6.     Safha : İhlâs’a Ulaşmak, İrşad Olmak

Kur’ân-ı Kerîm’de 6. safha; İhlâs’a ulaşmak konusunun âyetleri şunlardır:


2/BAKARA-139: De ki: “Allah hakkında bizimle mücâdele mi ediyorsunuz? Ve O, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Ve, bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir. Ve biz, ona muhlis olanlarız (dîni O’na hâlis kılanlarız).”
49/HUCURÂT-7: Ve aranızda Allah’ın Resûlü olduğunu biliniz. Eğer işlerin çoğunda size itaat etseydi, mutlaka sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size îmânı sevdirdi ve onu kalplerinizde müzeyyen kıldı. Küfrü, fıskı ve isyanı size kerih gösterdi. İşte onlar, onlar irşad olanlardır.

66/TAHRÎM-8: Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Allah’a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O’nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kaadirsin.” derler.
98/BEYYİNE-5: Ve onlar, Allah için hanifler olarak dînde halis kullar olmaktan (nefslerini halis kılmaktan) ve namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten başka bir şeyle emrolunmadılar. İşte kayyum dîn (kıyâmete kadar devam edecek dîn) budur.

Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’teki bu konudaki hikmetleri şunlardır:

(2. Hikmetten)      
Nam ve nişan hiç kalmadı, “Lâ... -La...” oldum;
Allah zikrini diye diye “...illâ...” oldum;
Halis olup, muhlis olup “...lillah” oldum;    
“Fena fillah” makamına geçtim ben işte.      

Elli yaşta ses geldi ölmek kolay
Şartı odur sende olsan iman nuru
Sabahla gitsen cemaline eyler konuk
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

 
 
 

7.     Safha : İradenin Allah’a Teslimi

Kur’ân-ı Kerîm’de 7.safha; İrade’nin teslimi konusunun âyetleri şunlardır:

28. Basamağın 4. Kademesi:

3/ÂLİ İMRÂN-102: Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı “O’nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah’a) teslim olmadan ölmeyin!

Ahmet Yesevî Hz.’lerinin Divân-ı Hikmet’teki bu konudaki hikmetleri şunlardır:

Aşık Padişah, aşık fakir nefes alamaz
Haktan izin almadıkça konuşamaz
Hak öğüdünü alan Dünya aramaz
Lamekan da Haktan dersler aldım ben işte

( 8. Hikmet’ten)
Yer altına girdim dostlar iradesiz
“Amin” deyiniz âl, ashab ve çehar-yar
Ümmetlerin suçunu bağışla Allah’ım
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte

Tecellinin nuru ile aklı şaşan
Allah diye gönül bağlayıp Tur’a aşan  
Muhabbetin ateşi ile kaynayıp taşan
Ben dahi Allah diye varasım gelir

Kul Hoca Ahmed Hakk sözünü söyleyip geçti
Aynel-yakin tarikatta bozlayıp geçti
İlmel-yakin Şeriatı gözleyip geçti
Hakkel-yakin hakikatından söyledim ben işte

Ağlar idim seher vaktin de nida geldi
Cemalimi gösteriyim deyip vaad eyledi
Aklımı alıp şaşkın kılıp aşkını saldı
Lamekan da Hakk’tan dersler aldım ben işte

28. Basamağın 5. Kademesi:

9/TEVBE-100: O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke’den Medine’ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine’deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm) mükâfattır.

                             İnşaallah işiteni Hakk’tan dileyip alırım
Şeytan yolundan alıp Hakk yoluna salarım;
Yardım etse Mustafa, günahlarını dilerim;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.

Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip
Talep edenlere inci cevher saçtım ben işte
Riyazeti sıkı çekip, kanlar yutup
İkinci defter sözlerini açtım ben işte

Sözü söyledim, her kim olsa cemale talip
Canı canana bağlayıp, damarı ekleyip,
Garip, yetim,f akirlerin gönlünü okşayıp
Gönlü kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte





AHMET YESEVÎ’DEN BAZI 28 BASAMAK HİKMETLERİ

Ondokuzunda yetmiş makam açığa çıkarıldı
Zikrini söyleyip, hazır hazır durup göğsümü deştim.
Nasip kıldı, cennet gezip huriler kucakladım;
Hak Mustafa cemallerini gördüm ben işte

Günah ile yaşım yetti yirmi beşe
Sübhan Rabbim, zikr öğretip göğsümü deş;
Göğsümdeki düğümleri sen kendin çöz;
O sebepten Hakk'â sığınıp geldim ben işte.

Ben yirmialtı yaşta sevda eyledim
Mansur gibi cemal için kavga eyledim
Pirsiz yürüyüp dert ve sıkıntı peyda eyledim  
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

(50. Hikmet’ten )
Hakka kavuşmayı dileyenler gece ve gündüz
Dinmeyip canı ile söyler Hu zikrini
Hakk'dan ilham yetişip gelir bilsen bunu 
Ahiretin azığını alasım gelir



(12. Hikmetten)
Allah Teala aşıklara verdi aşkını
Şükreden olup tutuşup yandım ben işte  
İki alem gözlerime haşhaş tanesi
Görünmedi yalnız Hakk'ı sevdim ben işte

Aşk ateşine yanan aşığın rengi uçar
Ahirete doğru çekip alıp burada geçer  
Burada olan düğümlerini orada açar
Rasul dünya leştir dedi bıraktım ben işte

Gerçek aşıkların rengi soluk
Aynaya göz atsa ondan parlak
Özü hayran gönlü viran gözü yaşlı
Kudretine hayran olup kaldı ben işte











AHMET YESEVÎ’NİN İLÂHÎ AŞK HİKMETLERİ

33. Hikmet  (tamamı)




Aşk yolunda yok olayım Hakk Bir ve Var
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.
Elimi açıp dua kılayım, Azim Cebbar
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.

Gül aşkının yurdunda bülbül oldum;
Çeşit çeşit diller ile feryad eyledim
Bütün işlerden âşıklığı zor bildim;
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.

Aşkı değse, yakıcısı can ve bedeni
Aşkı değse, viran eyler ben-benliği
Aşk olmasa, bulup olmaz Mevlâ'm seni;
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.

Aşk defteri sığmaz dostlar dergâhına;
Cümle âşık yığılıp varır bargahına
Yedi cehennem dayanamaz bir âhına;
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.

Hâs aşkını göster bana, şükreder olayım
"Erre" koysa, Zekeriyya gibi zikreder olayım
Eyyub gibi belâsına sabreder olayım
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.

Cilve eyle, çılgın eyle, tutkun eyle
Mecnun eyle, el aleme rezil eyle
Mum gösterip pervane gibi bir yanık eyle
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.




Aşk derdini talep eyledim, dermanı yok;
Aşk yolunda can verenin korkusu yok;
Bu yollarda can vermese, imkânı yok
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.

Nereden bulayım, aşkın düştü, kararım yok;
Aşk yakarışını gece gündüz bırakacağım yok;
Dergâhından başka yere varacağım yok;
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.

Aşk pazarı ulu pazar, sevda haram;
Aşıklara senden başka kavga haram;
Aşk yoluna girenlere dünya haram;
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.

Aşıklığı dâva kılıp yürüyemedim;
Nefsden geçip ben emrini kılamadım;
Cahillikte Hakk emrini bilemedim;
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.

Kul Hoca Ahmed aşktan ağır belâ olmaz;
Merhem sürme, aşk derdine deva olmaz;
Göz yaşından başka bir şey tanık olmaz;
Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah'ım.




DİVÂN-I HİKMET’TEN AHMET YESEVÎ ÖĞÜTLERİ


Akıllı isen erenlere hizmet eyle
Emr-i maruf kılanları aziz eyle
Neyh-i münker kılanları hürmetli eyle
O sebepten altmış üçte girdim yere

Hakk vuslatını arayıp bulmadan hayraneyim
Durmadan ağlayıp gönlü harab Divâneyim
Halimi sorsan ben Sevgili'nin talibiyim
Sevgili arayıp yok olup geldim ben işte

Ey arkadaşlar, aşk derdine deva olmaz;                                                     
Diri oldukça aşk defteri tamam olmaz
Dar lahidde kemikleri ayrık olmaz
Lamekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.

Ta zorluk çekmedikçe vuslatı nerede?..
Hizmet kılmadan hal derdi olmaz peyda
Can ve gönlünü kılmadıkça Hakk'a tutkulu
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Gerçek zakire Allah kendi eyledi rahmet
Sabahla varsa cennet için de verir hilat 
Mahşer günü cemal görüp sorunca devlet
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Kırkbeşimde Sen'den hâcet dileyip geldim;
Tevbe eyledim her iş yaptım hata eyledim
Yâ İlâhım, rahmetini ulu bildim;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.



 




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.